Topolka deresi, Çeltikçi arazisini boydan boya katettikten sonra Köprülü'ye doğru akar ve şehrin güneyinde Vardar'a dökülür.
Eskiden, Topolka deresi üzerinde birkaç tane değirmen vardı. Bu değirmenler aynı sistemle çalışırdı. Dereden çevrilen su, değirmen taşlarını döndüren çarklara gönderilirdi. Su çarkları, çarklar da değirmen taşlarını döndürürdü. Değirmen taşları döndükçe buğday una dönüşürdü. Un fabrikalarının olmadığı dönemde su değirmenleri çok önemliydi.
Bu değirmenlerden biri de köyümüzün arazisi içindeydi. Çeltikçi değirmeni, Karamusli adıyla bilinen yerdeydi. Bu değirmen, 1924’ten 1936’ya kadar Çeltikçi’de muhtarlık yapan dedem Hasan Ağa’nın malıydı. Değirmen, 1955’te göç edinceye kadar aileme aitti.
Köyden
Karamusli’ye doğru gidildiğinde değirmen derenin karşısındaydı. Dereyi geçmek
için ahşap bir köprü vardı. Bu köprü, belli zamanlarda derenin suyu çoğaldığında
zarar görür, bu yüzden sık sık yenilenirdi. Köyden arabayla ya da hayvan
sırtında çuvallarla taşınan buğday, öğütüldükten sonra aynı şekilde köye
taşınırdı.
Çocukluğumda,
değirmenin hemen ilerisindeki çeltik tarlamızda çalışmaya gelirdik. Babamın bozulan
değirmen çarklarını tamir etmek için suya girdiğini hatırlıyorum. Bir de
değirmencinin yapıp pişirdiği kabarık, kocaman ekmekleri hiç unutmadım.
Değirmeni çalıştıran bir değirmenci vardı. Ortakçı olarak çalışan bu değirmenci
dışarıda gelen gurbetçi bir kişiydi. Son değirmencimizin Arnavut olduğunu
biliyorum.
Çeltikçi değirmeninin
ne zamana kadar çalıştığını ve ne zaman yıkıldığını bilmiyorum.
Yukarıdaki
fotoğrafta görülen değirmen, benim hatırladığım değirmenimizin aynısıdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder