Kaplıkaya’dan Heykel yönüne giden
belediye otobüsü Yeşil caddesine dönerken yanımda oturan orta yaşlı yol
arkadaşım, sağda kalan Yeşil Camiyi göstererek;
-Yirmi yıldır Bursa’da yaşıyorum şu
camiye hiç gitmedim.
-Neden, camiye hiç mi gitmiyorsun?
-Gitmez olur muyum, ama ben daha
büyük olan Ulu Camiye gidiyorum. Bu cami çok küçük olduğu için cemaati de az.
Ulu Camide her zaman büyük bir cemaat oluyor.
-Cemaatin az veya çok oluşu önemli
mi?
-Önemli tabi, cemaat ne kadar kabalık
olursa ağzı dualı bir Allah dostuna rastlama ihtimali o kadar çok olur.
-Sen Allah dostlarını tanıyor musun,
nasıl ayırt ediyorsun Allah dostları olduklarını?
-Tanımamıza gerek yok ki, onların
cemaat içinde olduklarını bilmek yeter.
-Onlarla aynı camide bulununca ne
oluyor?
-Onların dualarından istifade etmiş
oluyoruz. Çünkü onların duaları bizim dualarımıza göre Allah katında daha çabuk
kabul görür. Bu yüzden cemaati kalabalık olan Ulu camiye gidiyorum.
Allah, kulları arasında ayırım mı
yapıyor? Bazı kullarının dualarını duyuyor, bazı kullarınınkileri ise duymazdan
mı geliyor? Allah bize şah damarımızdan daha yakın değil mi? Araya başkalarını
sokmak şirk değil midir?
Bu arkadaş bu günlerde toplu dua
yaptıran Diyanetin eseri değil midir acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder