29 Mart 2020 Pazar

ŞEYH ANANIN BALI


Ali Haydar, 1955 Yılında Yugoslavya’dan göç ederek Turgutlu’ya yerleşmiş, kendi gibi göç etmiş köylüleri ile yeni bir hayat kurma mücadelesi veriyordu.
Bağlı bulunduğu tarikatın şeyhi de kendisi gibi göç ederek İzmir’e yerleşmişti.  Aynı tarikata bağlı olan köylülerinden bazıları sık sık İzmir’e giderek “Baba Erenleri” ziyaret ediyordu. Giderken de çeşitli hediyeler götürüyorlardı.

Bir göçmen olarak hayata sıfırdan başlamanın zorluklarını aşmaya çalışırken İzmir’e gitmek o günün şartlarında çok zordu. Diğer taraftan her türlü zorluğu aşıp Baba Erenleri ziyaret için İzmir’e gidenler, gitmeyenlere kınayıcı gözle bakıyorlardı. 
Kendince biraz işleri yoluna koyduktan sonra, daha önce ziyarete gitmiş bir köylüsü ile İzmir’e gidip, Baba Erenlerin elini öpmeye karar verdi. Götürmesi gereken hediyeler konusunda bilgiler aldı. Mesela “Şaana” yani Şeyh Ana balı çok severmiş. Şeyh Babanın hanımı otomatikman Şeyh Anaları oluyordu. Götürmek üzere bir kavanoz bal da aldı.
Şeyh Babanın elini öpüp ziyaretlerini tamamladıktan sonra ayrılırken, Şeyh Ana yanlarına gelerek elinde tutuğu bir bal kavanozunu göstererek şöyle dedi;
-Bak Ali Haydar, senin getirdiğin bal güzel değil, bir daha geldiğinde bu baldan getir.
Ali Haydar Turgutlu’ya gelene kadar Şeyh ananın bu uyarısını düşündü. Yeni bir hayat kurarken çocuklarını birçok şeyden mahrum bırakıyordu. Birikim yapıp bu yeni yerde tutunabilmek için tutumlu olmak zorundaydılar. Çocuklarına, bal şöyle dursun daha acil ihtiyaçları bile almakta zorluk çekiyorlardı. Diğer taraftan götürdüğü balın markasını beğenmeyen Şeyh Ana ve kendilerinden beslenen Şeyh Baba vardı.
Eve geldiğinde çocuklarını toplayarak şöyle dedi;
-Şaana götürdüğüm balın markasını beğenmedi. Gırkmanına (boğazına) tıkayım taa, ben çocuklarıma hiç bal almamışken ona bal götürüyorum beğenmiyor. Biz onları beslemek zorunda değiliz, ben bir daha oraya gitmeyeceğim. Sizin de gitmenizi istemiyorum.
Ali Haydar bir daha İzmir’e, Baba Erenleri ziyarete gitmedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder