Vardar Köprülü
şehrini ikiye böler. Vardar’ın doğu tarafında Köprülü’den İştip’e kadar Ohçebol
bölgesi uzanır. Ohçebol’da eskiden Türklerin yaşadığı çok sayıda köy vardır. Bu
bölgenin güneyinde ve kuzeyinde de Türk köyleri bulunmaktadır.
Vardar’ın
batısında da birçok köy bulunmaktadır. Bu tarafın en önemli ve en büyük köyü
Çeltikçi’dir. Çeltikçi, Orizari olarak şimdi de Makedonya’nın her tarafında
herkes tarafından bilinmektedir. Oriz, Makedoncada pirinç demektir, Orizari de
Çeltikçi’nin Makedoncası oluyor. Çeltikçi bu bölgenin en önemli köyüdür. Evliya
Çelebi seyahatnamesinde Çeltikçi’den büyük bir Türk köyü olarak söz etmektedir.
Yüz seksen haneli Çeltikçi köyüne, ancak 1927 - 1928 yıllarında Türkiye’ye göç eden
bazı Türk ailelerin yerine sekiz on hane Makedon yerleşmiştir. Bu tarihe kadar
Çeltikçi’de hiç Hıristiyan yaşamamıştır. Şimdi de hiç Hıristiyan yaşamıyor.
Çünkü bizim yerimize Çeltikçi’ye yerleşen Müslüman Boşnaklarla anlaşamamışlar.
Hemen hemen aynı dili konuşmalarına rağmen Hıristiyanlar Çeltikçi’de
barınamamışlar. Türk milletinin geniş hoşgörüsünün her millette olmadığı
anlaşılıyor.
Köprülü’ye beş
altı kilometrelik bir mesafede olması en büyük avantajıdır. Yürüme
mesafesindeki Kasaba ile kolayca iletişim kurma, Üsküp’e sabah gidip akşam dönme kolaylığı
Çeltikçi insanını hep yeniliğe açık, geniş görüşlü insanlar olmasını
sağlamıştır. Köyler içinde köye ilk elektriği kendi çabalarıyla Çeltikçililer
getirmiştir. İlk bisiklet, ilk radyo hep Çeltikçi’de görülmüştür. Annesi bizim
köylü olan Karaslar’lı Ahmet Kanar, Dubrovnik’te askerlik yaparken, talim
sahalarında bulunan jimnastik aletlerini askere gitmeden önce Çeltikçi meydanında
gördüğünü anlatıyor.
Çeltikçi’nin
en önemli avantajlarından biri de pirinç yetişmesidir. Pirinç her devirde
önemli ve para eden bir üründür. Arazilerinin verimli olması ve her türlü
ürünün yetişmesine uygun oluşu da ayrı bir güzelliktir. Çeltikçi, Kaz ovasına
ve Topolka (Kavaklı) deresine yüksekten bakan havadar bir yerde bugün de
varlığını ve önemini korumaktadır. Kaz ovasından Kara Musli’ya kadar pirinç
tarlaları dere boyunca uzanır. Kaz ovası köyün hemen altında dere kenarındaki
yerdir. Köyün altından karayolu ve demiryolu bulunmaktadır. Demiryolu
Köprülü’yü Manastır şehrine bağlamaktadır. Demiryolu üzerinde ardı sıra iki
ufak tünelin bulunduğu Paşa Köprüsü mevkii vardır. Burada Topolka deresi
üstünde bulunan ve şimdi sadece ayakları kalmış olan tarihi Paşa Köprüsü
bulunmaktadır. Burası önemli bir geçittir. Babam, askerlerin bu köprüde zaman
zaman nöbet beklediğini anlatırdı.
Paşa Köprüsünü
geçince Kara Musli ovası başlar. Geçidin iki yanında Tikenli Bayır (Dikenli
Bayır) ve Kayanlık adı verilen yamaçlar yükselir.
Kara Musli’de
köyün değirmeni vardı. Bu değirmeni çok iyi hatırlıyorum. Hasan dedemden bize kalan bu değirmen bizim
mülkümüzdü. Hasan dedem satın alıp işletmiş. Dedemden sonra de babam ve
amcaları ortak olarak işletmeye devam etmişler.
Mezarlığın
arkasından sağ tarafa doğru Buzağlıkova yolu uzanır. Bu yolun üzerinde Yukarı
Çeşme denilen yer vardır. Burada ardı ardına sıralanan üç yalaktan oluşan çeşmeler
bulunmaktadır. Tarlaya giderken veya dönerken hayvanların sulandığı önemli bir
yerdir. Bu tarafta kuru tarımın yapıldığı bereketli tarlalar bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder