4 Şubat 2016 Perşembe

ÇELTİKÇİ-ORİZARİ



Vardar Köprülü şehrini ikiye böler. Vardar’ın doğu tarafında Köprülü’den İştip’e kadar Ohçebol bölgesi uzanır. Ohçebol’da eskiden Türklerin yaşadığı çok sayıda köy vardır. Bu bölgenin güneyinde ve kuzeyinde de Türk köyleri bulunmaktadır.

Vardar’ın batısında da birçok köy bulunmaktadır. Bu tarafın en önemli ve en büyük köyü Çeltikçi’dir. Çeltikçi, Orizari olarak şimdi de Makedonya’nın her tarafında herkes tarafından bilinmektedir. Oriz, Makedoncada pirinç demektir, Orizari de Çeltikçi’nin Makedoncası oluyor. Çeltikçi bu bölgenin en önemli köyüdür. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Çeltikçi’den büyük bir Türk köyü olarak söz etmektedir. Yüz seksen haneli Çeltikçi köyüne, ancak 1927 - 1928 yıllarında Türkiye’ye göç eden bazı Türk ailelerin yerine sekiz on hane Makedon yerleşmiştir. Bu tarihe kadar Çeltikçi’de hiç Hıristiyan yaşamamıştır. Şimdi de hiç Hıristiyan yaşamıyor. Çünkü bizim yerimize Çeltikçi’ye yerleşen Müslüman Boşnaklarla anlaşamamışlar. Hemen hemen aynı dili konuşmalarına rağmen Hıristiyanlar Çeltikçi’de barınamamışlar. Türk milletinin geniş hoşgörüsünün her millette olmadığı anlaşılıyor.
Köprülü’ye beş altı kilometrelik bir mesafede olması en büyük avantajıdır. Yürüme mesafesindeki Kasaba ile kolayca iletişim kurma,  Üsküp’e sabah gidip akşam dönme kolaylığı Çeltikçi insanını hep yeniliğe açık, geniş görüşlü insanlar olmasını sağlamıştır. Köyler içinde köye ilk elektriği kendi çabalarıyla Çeltikçililer getirmiştir. İlk bisiklet, ilk radyo hep Çeltikçi’de görülmüştür. Annesi bizim köylü olan Karaslar’lı Ahmet Kanar, Dubrovnik’te askerlik yaparken, talim sahalarında bulunan jimnastik aletlerini askere gitmeden önce Çeltikçi meydanında gördüğünü anlatıyor.
Çeltikçi’nin en önemli avantajlarından biri de pirinç yetişmesidir. Pirinç her devirde önemli ve para eden bir üründür. Arazilerinin verimli olması ve her türlü ürünün yetişmesine uygun oluşu da ayrı bir güzelliktir. Çeltikçi, Kaz ovasına ve Topolka (Kavaklı) deresine yüksekten bakan havadar bir yerde bugün de varlığını ve önemini korumaktadır. Kaz ovasından Kara Musli’ya kadar pirinç tarlaları dere boyunca uzanır. Kaz ovası köyün hemen altında dere kenarındaki yerdir. Köyün altından karayolu ve demiryolu bulunmaktadır. Demiryolu Köprülü’yü Manastır şehrine bağlamaktadır. Demiryolu üzerinde ardı sıra iki ufak tünelin bulunduğu Paşa Köprüsü mevkii vardır. Burada Topolka deresi üstünde bulunan ve şimdi sadece ayakları kalmış olan tarihi Paşa Köprüsü bulunmaktadır. Burası önemli bir geçittir. Babam, askerlerin bu köprüde zaman zaman nöbet beklediğini anlatırdı.
Paşa Köprüsünü geçince Kara Musli ovası başlar. Geçidin iki yanında Tikenli Bayır (Dikenli Bayır) ve Kayanlık adı verilen yamaçlar yükselir. 
Kara Musli’de köyün değirmeni vardı. Bu değirmeni çok iyi hatırlıyorum.  Hasan dedemden bize kalan bu değirmen bizim mülkümüzdü. Hasan dedem satın alıp işletmiş. Dedemden sonra de babam ve amcaları ortak olarak işletmeye devam etmişler.
Mezarlığın arkasından sağ tarafa doğru Buzağlıkova yolu uzanır. Bu yolun üzerinde Yukarı Çeşme denilen yer vardır. Burada ardı ardına sıralanan üç yalaktan oluşan çeşmeler bulunmaktadır. Tarlaya giderken veya dönerken hayvanların sulandığı önemli bir yerdir. Bu tarafta kuru tarımın yapıldığı bereketli tarlalar bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder