![]() |
Tarihi Paşa Köprüsünün ayağı. |
Çeltikçi köyünün alt tarafından geçen demiryolu Köprülü’yü (Veles) Manastır (Bitola) şehrine bağlamaktadır. Demiryolu üzerinde ardı sıra iki ufak tünelin bulunduğu Paşa Köprüsü mevkii vardır. Burada Topolka deresi üstünde bulunan ve şimdi sadece ayakları kalmış olan tarihi Paşa Köprüsü bulunmaktadır. Burası önemli bir geçittir. Babam, askerlerin bu köprüde zaman zaman nöbet beklediğini anlatırdı. Bu askerlerden biri, bir gün derenin yukarı tarafında Kara Musli dediğimiz yerdeki değirmenimize gelir ve babama Türkçe selam vererek;
“Türk müsün diye sorar.” Babam Türk olduğunu
söyleyince;
“Ben de
Türküm” dedikten sonra bir kâğıda Türkçe bir şeyler yazarak bunu okuması için
babama uzatır. Kâğıtta ‘ali piç öz’ yazmaktadır. Babam okur ama bir anlam
veremez.
“Madem
Türk’sün bu ne demektir onu söyle.” Babam bir türlü yazının ne anlama geldiğini
çözemez. Asker gülerek;
“Anlaşılmayacak
ne var, al ipi çöz yazıyor, heceleri karıştırdım” der. Babam askere adını
sorar,
“Stefan”
cevabını alınca şaşırır. Çünkü Stefan bir Hıristiyan adıdır.
“Adın
Hıristiyan adı sen nasıl Türk’sün?” Deyince
“Evet, ben Hıristiyan’ım ama Türküm. Ben Gagavuz Türküyüm. Biz Hıristiyan Türkleriz” der. “Bizim ana dilimiz Türkçe.”
![]() |
Topolka deresi kenarındaki değirmenimiz. |
Babam Müslüman
olmayıp, başka dinlere mensup Türkler de olduğunu o gün öğrenmiş olur.
Gagavuzlar,
günümüzde Moldovya Cumhuriyetine bağlı, Gagavuzya Özerk bölgesinde
yaşamaktadırlar. Başkentleri Komrat’tır. Halis bir Rumeli Türkçesi ile
konuşurlar. Gagavuz kelimesinin Gökoğuz’dan geldiğini söyleyenler olduğu gibi
2. İzzettin Keykâvus’tan geldiğini öne sürenler de vardır. Anası bir Bizans
papazının kızı olan Keykavus, 13. Yüz yılda Moğollardan kaçarak Bizans’a
sığınan bir Selçuklu sultanıdır. Bizans tarafından taraftarları ile birlikte
Balkanlara yerleştirilmişlerdir. Bir görüşe göre Keykavus ve ona bağlı olanlar
zamanla Hıristiyan olmuşlardır. Bu görüşe göre Gagavuzlar onların torunlarıdır.
Yaygın görüş ise, Gagavuzların Oğuz Türkü kökenli olduğudur. Gagavuz
kelimesinin Gök-oğuzdan türediği düşünülmektedir.
Gagavuzlar,
Hıristiyan olmalarına rağmen diğer Hıristiyanlarda olmayan bazı adetlere
sahiptirler. Hıristiyanlarda olmayan kanlı kurban, yani kurban kesme geleneği
çok yaygındır. Kestikleri kurbanın bir kısmını ihtiyaç sahiplerine dağıtırlar
ve buna “Allalık” yani Allahlık derler. Biz de de birçok yerde Allah için
dağıtılan şeylere Allahlık denir. Makedonya göçmenleri arife günlerinde nohutlu
ekmek (kirde) ve helva yaparak dağıtırlar, buna da “Allalık” derler.
Gagavuz
aydınları milli kimliklerinin korunması için birçok çalışma yapmışlar ve
yapmaktadırlar. Gagavuz yazarlara ait birçok yayın vardır.
En önemli
Gagavuz aydını Mihail Çakır’dır. 1861-1938 yılları arasında yaşamıştır. 34
kitabın ve “Gagavuzların Tarihi ve Etnografik Özellikleri” adlı kitabın
yazarıdır. Gagavuzların Türkçeyi kaybetme tehlikesine karşı, köy köy gezerek
çocuklara Türkçe öğretti. 1931 yılında Bükreş Büyükelçimiz Hamdullah Suphi
Tanrıöver’den yardım istedi.
Atatürk,
bölgeye Türkçe eğitimi için 30 öğretmen gönderdi. 300 Gökoğuz genci üniversite öğrenimi
için Türkiye’ye getirildi. Mihail Çakır’a “Türklüğe Üstün Hizmet” nişanı
gönderildi.
Son olarak, “Gagauzlar
halis Türk’tür, dilleri de halis Türk dilidir” diyen Süleyman Demirel Gagavuzlara
kültürel destek sağladı. Bu yüzden Gagavuzlar, “o yalnız sizin babanız
değildir, bizim de babamızdır diyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder