30 Mayıs 2025 Cuma

Maziden Güzel Bir Yüz: Ali Paşolar

“Misafirine döşeğini verir, kendi yatmaz Çeltikçi’den geldik biz”


Ali Paşolar, Makedonya’nın Köprülü Kasabasına bağlı Çeltikçi köyünden Sali (Salih) Çavuşlar ailesinin bir evladıdır. Sali Çavuşların Hüsayin’in oğludur.

Onunla aynı köyde doğmuşuz. Çeltikçi köyünde evlerimiz çok yakındı. Bayıra doğru aramızda Toska Sülo’nun evi vardı sadece. Sali Çavuş Çavuşluğunu büyük bir ihtimalle katıldığı birinci dünya savaşında kazanmıştır.

Sali Çavuş ailesi ile benim ailemin ve köyün bu mahallesinde oturan birkaç ailenin birçok kuşak önce Kara Ahmet adında ortak bir dedesi olduğu söyleniyor. Yani bu aileler Kara Ahmet dedeleri yoluyla uzaktan da olsa akrabadır.

Akrabalık ilişkisi çok sıcak olmasa da Sali Çavuş ailesi ile çok yakın dostluk ilişkimiz vardı. Bu ilişki Türkiye’de de devam etti. Çocukken Manisa’da Stadyum arkasındaki bahçelerine giderdim. Yakınlarda dayım Hüseyin Çeltik’in bahçesine geldikçe oraya da uğrardım.

Ali’ni babası Hüseyin amca babamın çok yakın dostuydu. Turgutlu’ya çok sık gelir ve muhakkak bize uğrayarak babamla görüşürdü. Babam öldükten sonra da kardeşim Fuat’ın eczanesine uğrardı. Kardeşimin kendisiyle ilgili çok güzel hatıraları var. Onun göçmen ağzıyla anlattıklarını sık sık nakleder. Bir de Zeynel amca vardı. Çok şakacı bir insan olduğunu anlatırlar. Onun, babamdan duyduğum bir tütün hikayesini “Çıkayım Gideyim Urumeli’ne” kitabımda anlattım.

Ali’nin ağabeyleri Hasan ve rahmetli Halim’i daha köyden tanıyorum. Köyde, Zebercet öğretmenle çekilen tarihi okul fotoğrafında üçümüz de bulunuyoruz. Ama Ali’yi tanımıyordum.

Ali ile 1968 yılında İstanbul’da tanıştık. İkimiz de İstanbul’da üniversite okuyorduk. Ali’nin okulu Anadolu yakasındaydı. Akrabalarını ziyaret için Gaziosmanpaşa’ya geldiğinde karşılaştık. Daha önce görüşmediğimiz halde hemen kaynaştık. Çünkü bizi birbirimize bağlayan derin kökler vardı.

Ben okul değiştirmeyi düşündüğüm için yeniden sınavlara giriyordum. O zamanlar Üniversite sınavları ile Eğitim Enstitüsü sınavları ayrı yapılıyordu.

 Üniversite sınavına Vefa Lisesinde girecektim. Eğitim Enstitüsü sınavına ise Kadıköy’de İstanbul Eğitim Enstitüsünde girmem gerekiyordu. Gaziosmanpaşa’dan sabah Kadıköy’e gitmek çok zor olacaktı. Kadıköy’de sınava gireceğimi öğrenen Ali imdadıma yetişti:

“Benim evim sınava gireceğin yere yakın. Bir gün önceden gel, gece bende kal sabah rahatlıkla sınavına yetişirsin” diyerek harika bir teklif sundu.

Sınavdan bir gün önce Kadıköy’e geçerek Ali’nin evini buldum. Evi üç arkadaş paylaşıyordu. Herkesin bir odası vardı. Ben Ali’nin odasında yatacaktım. Yere bir şeyler serer orada yatarım diye düşünüyordum. Bir gece değil mi. Zaten havalar da güzeldi. Yatacağımız zaman Ali yere bir şeyler sererek bir kişinin yatabileceği bir yatak hazırladı. Sonra beni çok çok etkileyen bir jest yaptı:

“Sen yarın sınava gireceksin iyi uyuyup dinç olman gerekiyor. Bu yüzden sen benim yatağımda, ben de yerde yatacağım. Uygun olan budur” diyerek yatağını bana verdi. Ben ne kadar itiraz etsem de dinlemedi. O gece Ali’nin yatağında rahat bir uyku çekerek girdiğim sınavda başarılı oldum. Daha sonra yetenek sınavını da kazanarak Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümüne girdim.

Ali bunları hatırlıyor mu bilmiyorum. Ama ben hiç unutmadım. Bu örnek davranışı yazmayı bir gönül borcu bildim. Bu davranışın Çeltikçili dayanışmasını ve köyümüz insanının kalitesini göstermesi açısından da çok güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Ali ile bir daha hiç karşılaşmadık. İyi ki internet var. Bir süre önce internette buluştuk. En azından paylaşımlarımızı görüyor ve takip ediyoruz. Hala birbirimizden uzakta yaşasak da yüz yüze de görüşmeyi umuyor ve istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder