1 Mayıs 2024 Çarşamba

TİTO-STALİN AYRILIĞI

 


Yosip Broz Tito, Yugoslavya’da Almanlara karşı başlattığı mücadele yıllarında ve 1944 yılının Kasım ayında ülkeye egemen olduktan sonra, aynı ideolojiyi benimsedikleri Sovyetler Birliği ve Stalin ile hep iyi ilişkiler içinde olmuştur.

Yugoslavya o zaman kendisini, komünist dünyasının bir üyesi ve “Sosyalizmin Anayurdu” olan Sovyetler Birliğinin ayrılmaz bir parçası sayıyordu.

Daha İkinci Dünya Savaşı bitmeden Tito, Yugoslav devriminin liderlerinden Milovan Djilas başkanlığındaki bir heyeti görüşmeler yapmak için Moskova’ya gönderir. Savaş bitiminde Milovan Djilas Stalin ile görüşmek için tekrar Moskova’ya gider. Tito’nun da Moskova ziyaretleri olur.

Bu güzel ilişki 1948 yılında bozulur. Yugoslavya Kominform’dan çıkarılır. Yugoslavya’nın Kominform’dan çıkarılması ilişkilerin tamamen kopmasına neden olur.

Sovyetler Birliği ve Yugoslavya arasındaki ilişkilerin çatışmalı bir boyut kazanması ideolojik nedenlere bağlı olarak gösterilse de aslında iki devlet arasındaki çatışmanın temel nedeni politik çıkar anlaşmazlıklarıdır.

Kominform, görünüşte Marshall Planına karşılık olarak kurulsa de gerçekte, Dünya ve özellikle Avrupa Komünist hareketinin koordinasyonu için 1947'de kurulmuştur.

İlişkilerin iyi olduğu dönemde Yugoslavya’da resmi dairelerde ve sınıflarda Tito, Stalin ve Bulgar lideri Dimitrov’un fotoğrafları yan yana asılmaktaydı.

Okullarda Rus kitapları da okutuluyor, Stalin’li ve Dimitrov’lu marşlar söyleniyordu. Babam Abbas Şirvan’ın anlattığına göre, toplantılarda konuşmacılar konuşmalarına “en büyük Stalin” diyerek başlardı. Sonunda da üç kere “Yaşasın Rusya ve Stalin” dedikten sonra “Yaşasın Tito” derlerdi.

İlişkiler bozulunca resmi dairelerde ve okullardaki Stalin ve Dimitrov fotoğrafları ile Rusça kitaplar okul bahçelerinde ve kent meydanlarında törenlerle yakıldı. “Kahrolsun Stalin, yaşasın Tito” sloganları atıldı. Stalin’li ve Dimitrov’lu marşların söylenmesi yasaklandı.

Askerler bulundukları şehirlerin çarşılarına çıkartılarak, kahrolsun Stalin, yaşasın Tito diye bağırtıldı.

Komünist Partisi içindeki Stalin yanlıları toplanarak hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.   

Rahmetli babam Köprülü’deki (Veles) fotoğraf yakma törenine arkadaşlarıyla sevinçle katıldıklarını anlatırdı. Çünkü burada yaşayan Türkler, Rusların Yugoslavya’ya girecek olmasından endişe duyuyorlardı.

Üsküp’te bulunan Stalin heykeli de bir gecede kaldırılır.

Böylece Tito, Batı ülkelerinin de desteğini alarak Stalin’in Yugoslavya’yı Sovyetler Birliğinin uydusu haline getirme planını boşa çıkarmış oldu.

Sovyetler bu durumu Yugoslavya’nın sadakatsizliği olarak açıklar. Yugoslavya ve Batı ülkeleri ise Tito’yu Stalin’in Yugoslavya’yı Sovyetler Birliğinin uydusu haline getirmeyi amaçlayan planlarına karşı duran milli bir kahraman olarak görürler.

Bundan sonra endişeli bir bekleyiş başlar. Çünkü kızıl Ordu sınırdadır. Sovyetlerin askeri bir müdahale yapmasından korkulmaktadır.

Köprülü’nün (Veles) Karaslar köyünden olan kayınpederim Muharrem Samtaş, 1949 yılında askere alınır. Acemi eğitimini Mostar’da yaptıktan sonra Yugoslavya’nın kuzey batısında bulunan Novi Sad bölgesindeki bir sınır birliğinde üç yıllık askerliğini tamamlar. Burası Macaristan sınırıdır ve Kızıl Ordu sınırın diğer tarafındadır. Nöbetler Kızıl Orduya karşı tutulmaktadır.  

Muharrem Samtaş nöbete her gidişlerinde subaylar tarafından sıkı sıkı uyarıldıklarını anlatıyor.

“Size ateş etseler, yaralansanız dahi kesinlikle karşılık vermeyeceksiniz” diyorlarmış. 

Kızıl Ordunun Yugoslavya’ya girmek için ufak bir kıvılcım, bir bahane beklediğini söylüyorlarmış.

Yugoslavya ve Sovyetler Birliği arasında ilişkilerin çok zayıfladığı bu dönem 1955’e kadar sürecektir.

Hasan Erdinç’in "Ohridli Hasan" kitabından konuyla ilgili bir bölüm:

“13 yaşındaydım Ohri M. Y. Broz Tito Okulunda Orta 1. Sınıftaydım.

Okulumuz Türk okuluydu o yıllarda Stalin ve Tito’nun araları bozulmuştu. Tito komünist Varşova Paktından ayrılmıştı. Okul direktörümüz Hasan Bey okul hocalarını ve öğrencilerini okul bahçesinde toplamıştı. Okul müdürü konuşmasında “Rusya ile Yugoslavya arasında yapılmış olan anlaşma bozulmuştur. Şimdi hepiniz okulunuzun sınıflarında Stalin’in resimlerini bahçeye getirip hepsini yakın” dedi. Öğrenciler okulun içindeki Stalin’in yüzlerce fotoğrafını okul bahçesinde yakmıştı.”

Köprülü’ye (Veles) bağlı Çeltikçi (Gorno Orizari) köyünden Demir Aktunç’un konuyla ilgili anlattıkları:

“O zaman askerdim. Gecenin bir vakti komutan ve askerler gelerek bizi kaldırdı. Bütün askerler silah kuşatılarak hazır duruma getirildi. Kışladaki Stalin ve bütün Rus resimleri, kitapları, Ruslara ait ne varsa meydana toplayıp ateşe verdik.

Sonra hazır vaziyette heyecanla Rusya’nın tepkisini bekledik. Bu durum bir müddet devam etti.

Tito, Rusya’yı dışlayarak Varşova Paktından ayrıldı ve tarafsızlığını ilan etti. Bu Tito’nun siyasi başarısıydı.”

Köprülü’ye (Veles) bağlı Çeltikçi (Gorno Orizari) köyünden, o dönemde asker olan Hacıların Necati Altınay da o günleri şöyle anlatmaktadır: 

“Askerler bulundukları şehirlerin çarşılarına çıkartılarak, kahrolsun Stalin, yaşasın Tito diye bağırtıldı. Her gün okullarda okutulan Rus kitapları toplatılıp kaldırılan resimlerle birlikte yakıldı. Stalin’li ve Dimitrov’lu marşların söylenmesi yasaklandı. Komünist parti içindeki Stalin yanlıları toplanıp çeşitli yerlere sürgüne ya da hapse gönderildiler.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder