Köprülü saat kulesi atalarımızın inşa ettiği çok önemli bir yapıdır. Bugün de şehrin bayrağında kullanılan önemli bir semboldür.
Velesli hemşehrim Yuliyana Miovska’nın, Veles niz minatoto (Geçmişte
Veles) Facebook grubunda Saat kulesi ile ilgili Makedonca olarak
paylaştığı yazısını, paylaşıyorum.
Köprülü Saat
kulesi hakkında net ve sağlam bilgiler içeren değerli bir araştırma olduğunu
düşünüyorum.
Hüseyin ŞİRVAN- 01 Mart 2021 Bursa
VELES SAAT KULESİ (СААТ КУЛАТА ВО ВЕЛЕС) (KÖPRÜLÜ SAAT KULESİ)
Veles’deki saat kulesi, 17. yüzyılın
ilk yarısında, Osmanlı yetkilileri tarafından gözlemevi olarak şehir
merkezinde inşa edilmiştir. (Burada gözlemevi kelimesi “gözetleme kulesi” karşılığında
kullanılmıştır. Çünkü bu yapı ilk olarak, askeri amaçla gözetleme kulesi olarak
inşa edilmiştir.)
18. yüzyılın sonunda Veles’in
Rönesans döneminde saat kulesine dönüştürüldü. O zamandan beri saat kulesinin
çanı Veles vatandaşları için zamanı sürekli hatırlatıyor. Kendine özgü mimarisi
ile bu görkemli taş bina, günümüzde de şehrin arması ve bayrağına uygulanan
Veles'in vazgeçilmez sembolüdür. Kule, şehir merkezine güzel bir görünüm
sağlar. Eski ahşap ve taş işçiliğinin bir ifadesi olan iç mekân, bu turistik cazibeyi
daha da ilginç kılıyor. Yüzyıllara direnen şehir saati, kentsel mimari
hayranlarının dikkatini hemen çekiyor.
Saat kulesi otuz metre
yüksekliğindedir. Türkler tarafından 17. yüzyılda gözetleme veya tüfek kulesi olarak
inşa edilmiştir.
Oradan, nöbetçi
Türk askerleri, Hıristiyanların "barışçıl" ya da İmparatorluğa karşı
bir "sürpriz" ihtimaline karşı, o zamanki yedi mahallede olan her
şeyi izledi.
Yaklaşık 3,5 asır önce kulenin
askeri görevi bittiğinde, adı bilinmeyen bir Türk saat ustası kulede bugüne
kadar çalışan bir saat mekanizması kurdu. Mekanizmayı kurar kurmaz, kulenin adı
Şehir Saati olarak değiştirildi. Mekanizmanın her gece, gece yarısı "kurulması"
ve ara sıra yağlanması gerekiyordu.
Saat kulesinin iki yüz basamağı
vardır. Karenin (kare gövdenin) en tepesinin altında, üç mekanizma bulunur. Birincisi
zamanı ölçer, ikincisi saatlerin tıklanması ve üçüncü mekanizma zile bağlanmak
içindir. O zaman Veles sakinlerinin evlerinde saatler yoktu, 20. yüzyıla kadar,
hepsi için sadece Şehir Saati zamanı ölçüyordu.
İlk çan 1735'te döküldü (çöktü) ve
yüz yıl sonra daha hafif bir zil ile değiştirildi. İlk çan çok büyük ve sesi çok
yüksekti. Uzaktan duyulurdu.
Eskinin yeniyle yer değiştirmesini,
Türk seyahat yazarı Evliya Çelebi (seyahatnamesinde) kaydediyor. Zili
değiştirme eylemi aynı zamanda şehirde anlatılan bir olayla da ilişkilidir. O
dönemde Şehir Saatine doğru evi olan, tanınmış bir Türk beyi vardı. Hamile karısı
bir gün dinlenirken uyuya kaldığında ve tam öğle vakti saat çalmaya başladığında
kadın o kadar korktu ki erken doğum yaptı. (çocuğunu düşürdü). Bunun üzerine
bey, doğmamış çocuğun kaybıyla baş edemedi ve zilin daha küçük ve daha sessiz
bir zil ile değiştirilmesini emretti. Ama daha küçük zille bile, Şehir Saati
Veles halkına saati kolayca "söyledi”. (duyurdu).
Yuliyana MİOVSKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder