7 Nisan 2020 Salı

ONLAR VE BİZ


Topkapı Sarayı
Avrupa ülkelerinin yöneticilerini basında, televizyonlarda ve sosyal medyada görüyoruz.
İsveç başbakanı bisikletle işe gidiyor.
Alman başbakanı Merkel markette sıra bekliyor, kendi alış verişin kendisi yapıyor. Mütevazı bir dairede oturuyor. Devlet işlerini sade bir ofiste sürdürüyor.

İngiltere başbakanının bir videosu dolaşıyor internette. Markette sıradan bir vatandaş kıyafetinde, sıradan bir vatandaş gibi alış veriş yapıyor. Bisikletini kilitlediği direkten alıyor ve vatandaşlarla fotoğraf çektirdikten sonra binip gidiyor. İngiltere başbakanlarının oturduğu 10 numaralı daireyi televizyonlarda görüyoruz. Başbakanlar değişiyor bu daire değişmiyor.
Bu listeyi uzatmak mümkündür. Dünyada halkın içinde halk gibi yaşayan daha birçok ülke yöneticisi var.
İşin diğer yönü bu yöneticilerin, yasalar karşısında vatandaşlarla gerçekten eşit olmalarıdır. Yanlış yapan kim olursa olsun, savcıların ayırım yapmadan dava açmalarıdır. Bir sistem var ve bunu kim bozarsa yasalara hesap vermesidir. Herkese karşı eşit adalet!
Nerede kaldı Avrupa’nın hendeklerle çevrili yüksek duvarlı şatolarında halktan kopuk yaşayan ve halkını ezen derebeyleri? Nerede şimdiki yöneticiler? Adamlar çok yol almışlar.
Avrupa’da şatolar ve gösterişli saraylar döneminde bizim tarihimize bakacak olursak tam tersini görürüz. Yöneticiler büyük saraylarda değil, halkın evlerinden büyükçe köşklerde otururlardı. Halktan kopuk değil halk içinde, halkla beraber yaşarlardı. Kendilerini halkın üstünde değil, onların hizmetine memur edilmiş insanlar olarak görürlerdi.
Fatih döneminden itibaren inşa edilmeye başlanan Topkapı Sarayında, Avrupa saraylarında olduğu gibi devasa ve gösterişli binalar yoktur. Topkapı sarayı değişik zamanlarda yapılmış köşklerden oluşan bir mahalle gibidir. Başta Dolmabahçe sarayı olmak üzere bizdeki Avrupa tarzı, büyük saraylar, devletin her bakımdan zayıfladığı dönemde halka rağmen ve dışarıdan borç alınarak yapılmıştır.
Tarihimiz, bir hükümdarla bir vatandaşa mahkemelerde nasıl eşit davranıldığını anlatan olaylarla doludur. Hatta hükümdar karşısında bile vatandaşın hakkının verildiği önemle belirtilir.
Ne oldu da işler tersine döndü? Bugün biz, neden her alanda Avrupa’nın ortaçağ düzenini yaşıyoruz?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder