Memleketten Türkiye’ye
göçeli daha bir kaç hafta olmuştu. İzmir Şehitler mahallesindeki evimizin
önünde oynarken annem içerden seslendi,
-Üsiin gal buraa
.
-Ne var ana?
-Al bu şişey bakaldan
şırlaan al.
Elimde şişe
bakkala girdim bakkal,
-Ne istiyorsun
oğlum?
-Bir şişe
şırlaan isteyım.
-Şırlaan ne
oğlum?
O zamanlar yağı
doldurmak için dibinde musluk bulunan yağ bidonunu göstererek,
-Te bundan isteyım.
Orada
bulunanlardan biri,
-“Bunlar
Yugoslavya’dan gelen yeni göçmenler. Demek ki Yugoslavcada sıvı yağa şırlaan
diyorlar.” diyerek olayı kendince çözdü. Hâlbuki evde babamdan başka gâvurca
bilen yoktu. Gâvurca bizim için Türkçe dışında Hıristiyanların konuştuğu
dildir.
Şırlaan ise öz
be öz Türkçedir. Ocağa koyunca şırlayan şeye, şırlaan demek çok uygun bence. Makedonya’da
biz Türkler sıvı yağa şırlaan derdik, bugün de orada yer yer kullanılmaya devam
ediliyor. Ama artık her türlü sıvı yağa zeytinyağı da diyorlar.
Şırlaan
kelimesi Anadolu’nun bazı yerlerinde de kullanılıyor. Kütahya’dan yemek tarifi
yapan bir arkadaşım yemekte yağ olarak şırlaan kullanılması gerektiğini
yazıyor. Türkiye’de genelde unutulduğu halde Balkanlarda unutulmayan böyle öz
Türkçe, birçok kelime vardır. Bu
kelimelere bazen eski bir türküde rastlıyor, bazen de belli çevrelerde
kullanıldığını görüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder