Şükriye Hanım,Şark Sanayi fabrikasında çalışırken giydiği takunyalar yüzünden düşerek ayak bileğini kırar. Kırık bir türlü iyi olmaz ve kangren olan bacağı önce dizden sonra diz üstünden kesilir. Sıkıntılı ve zor günler yaşanır. Bu yüzden zaman zaman psikolojisi bozuluyor bunalıma
giriyordu. Ancak, Bayraklı semtindeki bir hocanın okuyup üflediği yemenisini başına
bağladığı zaman rahatlıyordu.
Kocası Hüseyin bu bunalımlar başladığında Bayraklı’nın yolunu
tutuyordu. 1955 yılının ulaşım şartlarında İzmir’in Şehitler mahallesinden
Bayraklı’ya gitmek oldukça zahmetliydi ve çok zaman alıyordu.
Yine böyle bir bunalım gününde
yalnız başına Bayraklı’ya gitmek zor gelince, kendilerine yakın oturan hanımının
yeğeni Abbas’tan kendisine eşlik etmesini rica etti. Abbas böyle şeylere hiç
inanmazdı. Ama eniştesinin hatırı için, onu yalnız bırakmadı. Bayraklı’ya gidip
gelmeleri nerdeyse bütün günlerini aldı. Ancak öğleden sonra döndüklerinde
halasında gerçekten bir rahatlama olduğunu gördü. Eniştesi:
“-Bak gördün mü?” diyordu.
Bir müddet sonra Hüseyin eniştesi yine Bayraklı’ya gitmek üzere
gelince, Abbas, onu içeriye alarak Bayraklı’ya gidip gelecek kadar vakit
geçirdiler. Öğleden sonra hocaya okuttuklarını söyledikleri yemeniyi
uzattığında, halası:
“-Oh mübareğin nefesi o kadar kuvvetli ki yemeniyi başıma bağlamadan
rahatladım” deyince, Abbas, eniştesine:
“-Bak gördün mü?” der gibi baktı.
O günden sonra eniştesi bir daha Bayraklı’daki hocaya hiç gitmedi. Ama hanımına sözde okunmuş yemeniler getirerek
onun rahatlamasını sağladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder