20 Ocak 2024 Cumartesi

TRUDOVAK ASKERLERİ

               

Trudovak Askerler
Solda babam Abbas Şirvan 
sağda Alaeddin Yayıntaş

Balkan savaşından sonra Makedonya’da kalan Türklerin askerlik çağına gelen gençleri ülkeye egemen olan milletlerin ordularında askerlik yapmak zorunda kalmışlardır.

          Yugoslavya Sırp Krallığı döneminde Sırp ordusunda askere alınan Türkler için özel bir uygulama yapılmadı. Diğer vatandaşlarına uyguladıkları askerlik kurallarını Türklere de uyguladılar.

          Tito döneminde de Türkler diğer milletler gibi, eşit vatandaşlar olarak askerliklerini yaptılar.  

Tito Almanların çekilmeye başlaması ile birlikte 29 Kasım 1944 tarihinde egemenliğini ilan etti ve hemen asker toplamaya başladı. Başta, bu askere alma işinde çok yanlışlıklar olsa da kısa sürede düzenli bir ordu oluşturuldu. Askerlik yaşı gelen Türkler göç edinceye kadar bu orduda askerlik yaptılar.

          Sırp Krallığı ve Tito dönemlerinde kâğıt üzerinde ayırım yapılmadığı görülse de uygulamada Türklerin birçok sıkıntı yaşadığı bilinmektedir.

Kral dönemi
Sırp Ordusunda
Türk gençleri
Seyfo Aga
Emuş Şükrü




 

          Bulgarlarda ise durum çok farklıydı. Bulgarlar, yönetimleri altındaki Türkleri hiçbir zaman Bulgar ordusuna normal asker olarak almadılar, üniforma giydirmediler ve silah vermediler. Türkler için özel bir askeri sınıf icat ettiler. Bu sınıfın adı Trudovaktı.

          Trudo Bulgarcada iş, emek, çalışma demektir. Trudovak da iş yapan, çalışan, emek veren anlamına geliyor. Dünyada eşi benzeri olmayan bir işçi asker sınıfı.

Bu sınıfa Çingeneleri de katarak, Türklere “siz Çingenelerle aynısınız” mesajı veriliyordu. Bu şekilde Türkleri aşağıladıklarını düşünüyorlardı.

1989 TJivkov göçünde Türkiye’ye göç eden, Bulgaristanlı gazeteci, yazar Ahmet Şerif Şerefli, “Türk Doğduk, Türk Öldük” adlı kitabında Trudovak konusunu şöyle anlatıyor:

“1920 yılında zamanın devlet başkanı Aleksandır Stamboliyski, Narodno Sıbraniye’den (Halk Meclisi) Trudovak asker (işçi asker) yasasını çıkartmıştı. Askerlik çağına gelmiş Türk gençlerini köleleştiren bir yasa. Bunun benzeri dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Türk gençlerinin ve Çingenelerin eline silah vermekten korkan Bulgar yönetimi onların eline sadece kazma kürek vermiş ve ülkesinin yollarını döşetmiş, kanallarını kazdırmış, fabrikalarını inşa ettirmişti. Bu ayırımcılığı, komünistler de uyguladılar. Bugün aynı uygulama sürüp gitmektedir.

            İşçi askerlerin çalışma saatinin sabahı belliydi de akşamı belli değildi. Norm dedikleri işi bitirmeden yatağa dönmek yoktu.”

Tito dönemi ordusunda
Türk genci
Hüsnü Civa

1970’li yıllarda Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmiş olan öğretmen arkadaşım Mustafa Korurodop’a öğretmenler odasında “askerde sınıfın neydi, hangi silahı kullandın” diye sorulduğunda çok şaşırmıştı:

“Ne sınıfı ne silahı, Bulgar Türk’e silah verir mi be, ben Trudovaktım kazma, kürekle askerlik yaptım.” diyerek adeta feryat etmişti.

Bütün halklara her alanda eşitlik ilkesini temel aldığını iddia eden Komünizm döneminde de Trudovak uygulamasının devam ettiği görülüyor. Rejim değişse de Bulgar yönetimlerinin Türklere bakışı değişmiyor.

Makedonya’yı işgal eden Alman güçlerinin müttefiki olan Bulgarlar 1941’den 1944 yılının kasım ayına kadar Makedonya’da egemen oldular. Almanlar Makedonya’nın iç yönetimini Bulgarlara bıraktı. 

Babam askerliğini, 1943 yılında Makedonya’da Trudovak olarak yaptı. Bu dönemde Bulgaristan’da krallık yönetimi vardı. 

          Babam çalışma şartları hakkında şöyle diyordu:

“Çalışma şartları çok ağırdı, çok az ekmek ve yemek veriliyordu. Köylerden gelen bizler ağır çalışma şartlarına alışık olmamıza rağmen zorlanıyorduk. Şehirlerden gelenlerin hali çok daha kötüydü.

Bunlardan biri Köprülü kasabasındaki Derbent Halveti Tekkesi şeyhinin oğlu Alaeddin’di. Bir deri bir kemik kalmıştı. Nazlı büyümüş, hayatında hiç iş ve zorluk görmemiş elinden hiçbir iş gelmeyen bir insandı. Onu işten kurtarmak için çok sıkıntılar yaşadık.”

Tito dönemi ordusunda 
Türk gençleri
Yaşar Dönmez
Hüseyin Çeltik

Babam ile Alaeddin (Yayıntaş) bir de askerlik fotoğrafı çektirmişler. Bu bir askerlik fotoğrafı ama askerlerin üniforması yok. Kıyafetleri işçi kıyafeti bile değil, ne bulmuşlarsa onu giymişler. Çünkü onlar Trudovak askeriydi. Babamın fotoğraf arkasına yazdığı yazı olmasa bunun bir askerlik fotoğrafı olduğuna kimse inanmazdı. Fotoğraf babamın anlattıklarını doğruluyor. Babamın canlı ve güçlü duruşuna karşı, Alaeddin’in cılız ve düşkün hali açıkça görülüyor.

Babam fotoğrafın arkasına kendi el yazısı ile annesine hitaben şöyle yazıyor:

“Sevgülü annecigim Aleydin Efendi ile çıktıgımız bir askerlik fotografimizi göneriyorum. Oglun Abbas.”

Sağ üst köşede “29/6/1943 Konyu” yazısı görülüyor.

Babamın fotoğraf arkasına 
yazdığı yazı

İlkokulu Çeltikçi köyünde Sırpça okumuş biri olarak çok güzel yazdığını düşünüyorum. El yazısı da çok güzeldi. Kendine özgü karakteri olan bir yazıydı.

Şimdi Bulgaristan’da askerlik konusunda Avrupa Birliği kuralları geçerlidir. Askerlik zorunlu değil, paralı askerlik var. Zaten klasik anlamda bir ordu da yok.

Trudovak uygulamasının Avrupa Birliği kuralları ile ortadan kalktığı görülüyor.

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder