23 Nisan 2013 Salı

Sanatın Önemi

            1970’li yılların başları Adana’nın ilçelerinin birinin lisesinde veli toplantısı yapılıyor. Veliler çocuklarının durumunu öğrenmek için ders öğretmenlerinin bulunduğu sınıfları dolaşıp duruyorlar. Matematik, Resim ve Beden eğitimi öğretmenleri aynı sınıfta velilerin gelmesini bekliyorlar.
Resim öğretmeni Nihal Hanım oldukça heyecanlıdır çünkü bu onun ilk veli toplantısıdır. Daha önce böyle bir tecrübe yaşamadığı için biraz da tedirgindir. Yavaş yavaş gelmeğe başlayan veliler daha çok matematik öğretmeninin masası etrafında yoğunlaşınca biraz şaşırır. Beden eğitimi öğretmeni ile kendisine bazı veliler öylesine nezaketen çocuklarının durumunu sorarlar. Çoğu da branşlarını öğrenince bir şey sormadan dönüp giderler.

Duruma canı sıkılmış otururken içeriye kızgın bir veli girer, hangi öğretmene gitmişse çok düşük notlarla karşılaşmış. Matematik öğretmeninden de aynı şekilde odlukça düşük bir not işitince iyice söylenmeye başlar. Ortamı yumuşatmayı düşünen beden eğitimi öğretmeni:
     - Çocuğunuz benden yedi almış der. Veli;
-          Siz  hangi derse giriyorsunuz? Diye sorar, öğretmen:
-          Beden eğitimi cevabını verince veli;
-          Geç onu der ve resim öğretmeni Nihal hanıma dönüp:
-          Sizden nasıl? diye sorar. Nihal Hanım;
-          Beni de geçin beyefendi diyerek oradan uzaklaşır.
Bir resim öğretmeni olarak ben de yıllarca benzer davranışlara şahit oldum.
Yıllar sonra televizyonda “Küçük Şeyler” isimli bir programda aynı konu işlenince, otuz yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen aynı anlayışın devam ettiğini anladım. Çünkü bu programda “ne zaman matematik, fizik, kimya, edebiyat gibi derslerde oluşan veli kuyrukları resim, müzik, beden eğitimi derslerinde de oluşacak işte o zaman sanatta ve sporda dünyada söz sahibi olacak kadar kültürlü bir toplum olacağız” mesajı veriliyordu.
Veliler arasında yaygın olan bu anlayış maalesef öyle görülüyor ki şimdi Milli Eğitim Bakanlığınca da benimsenmiş görülüyor. Her tarafta ihtiyaç olmasına rağmen bu branşlarda çok az sayıda öğretmen ataması yapılmaktadır. Son olarak yedi yüz açık olduğu söylenen müzik branşında sadece elli atama yapıldı.
     Yıllardır yanlış ve sakat bir sınav sistemine bağlı olarak yetiştirdiğimiz bunalımlı nesiller sanattan ve spordan uzaklaşmanın acısını çekiyor. Beyinlerini en üstün bilgilerle doldursak da gönüllerini sanatın yüce güzellikleriyle doldurmadıkça hiçbir zaman tam insan olamazlar. Bir yönleri daima eksik kalır. Resim, müzik ve beden eğitimi derslerinin kazandırdığı davranışlar çocuğu insan yapan davranışlardır. Bunlar zamanında kazanılırsa hayat boyu kalıcı olur. İleri yaşlarda kazanılması hem zordur hem de kazanılsa da kalıcı olması mümkün değildir.
İleride çok para kazanma maddeci anlayışından, mutlu olma ve çevresine mutluluk verme anlayışına geçip, yaygınlaştırmamız gerekir. Ancak o zaman huzurlu ve mutlu bir toplum oluruz.

 Hüseyin Şirvan - 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder