Potok köprüsü ve Derbent Mevkii. |
Derbent (derbend), dar geçit, boğaz demektir. Azerbaycan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlara Türk milletinin yaşamış olduğu bütün coğrafyalarda, Derbent adını taşıyan çok sayıda yer vardır.
Makedonya’nın Köprülü kasabasında da Derbent adını taşıyan bir mevki bulunmaktadır. Bugün Makedonlar da Derbent adını “Derven” şeklinde telaffuz ediyor ve buraya Derven diyorlar.
Köprülü (Veles) kasabası Makedonya’nın tam
ortasında, içinden Vardar nehri geçen çok güzel bir kasabadır. Şehrin iki
yakası köprülerle bağlandığı için atalarımız buraya Köprülü demişler.
Türk tarihine baktığımız zaman,
Türklerin yerleştikleri veya fethettikleri yerlerin isimlerini pek değiştirmediklerini
görürüz. Sadece telaffuzunu Türkçeleştirirler. Mesela İlkonyum’u Konya,
Sangaryos’u Sakarya, Angora’yı Ankara, Skopye’yi Üsküp, Ştip’i İştip yaptıkları
gibi. Bazen de o coğrafya parçalarına kendi isimlerini verirler. Bunlardan biri
da Köprülü’dür.
Kuruluşundan itibaren şehrin adı
Villazora idi. Daha sonra Veles’e dönüştü. Osmanlı zamanında Köprülü oldu. Makedonlar
Kupurli şeklinde telaffuz ettiler.
Balkan savaşından sonra şehrin adı tekrar
“Veles” oldu. Tito döneminde “Tito Veles” yapıldı ama Yugoslavya dağılınca
başındaki Tito kaldırılıp tekrar Veles’e çevrildi. Bugün resmi adı Veles’tir.
Köprülü’nün doğu yakasında bulunan
Pazar yerinin yanından küçük bir dere Vardar’a dökülür. Bu dereye bizimkiler ve
Makedonlar “Potok” diyor. Potok Makedoncada dere demektir. Pazar yerinin hemen üst
tarafında derenin oluşturduğu, iki yanı sarp yamaçlardan oluşan vadinin girişi
bulunmaktadır. Bu giriş kısmı tam bir derbenttir, yani sarp geçittir.
Atalarımız bu sarp geçidin bulunduğu yere özelliğinden dolayı Derbent adını
vermişler. Burası elan aynı isimle anılıyor. Ama kelime zamanla değişikliğe
uğrayarak halk arasında “Dervent” şeklinde de söylenir olmuş. Nasıl Köprülü,
Köpürlü, Köpürli, şeklinde de telaffuz edilmişse, Derbent de Dervent şeklinde telaffuz
edilmiştir. Makedonlar da Dervent kelimesinin sonundaki (t) harfini atarak
Derven demişlerdir. Bugün de bu mevkie Derven demeye devam ediyorlar.
Galat, yanlış, yanlışlık, dil yanlışı
demektir. Yanlış olduğu halde herkesçe benimsenip kullanılan kelimelere de
galat-ı meşhur denmektedir. Köprülü ve Derbent kelimelerinin Köpürlü, Dervent
olarak kullanılması bir galat-ı meşhurdur. Ama doğrusu Köprülü ve Derbent’tir.
Doğru haliyle kullanmamız gerekir.
Köprülü Derbent Halveti Dergâhı
Derbent’in giriş kısmında Potok üzerinde bir köprü bulunmaktadır. Bu köprünün üst tarafının sol yamacında Köprülü ve köylerinde yaşamış olan Türkler için çok önemli olan büyük bir yapı yükselir. Bu yapı, tarihi Derbent Halveti Dergâhıdır. Bu dergâh Derbent adını, bulunduğu mevkiden almaktadır. Burası dergâh kurulduğu zaman şehrin dışında kalıyordu. Eskiden Hıristiyan manastırları gibi Müslüman tekkeleri de şehrin dışında, gözlerden uzak ücra yerlere yapılırdı. Bu dergâhın da aynı anlayışla bu geçide yapıldığı anlaşılıyor.
Yeni binalarla kuşatılmış Derbent Dergahı. |
Dergâhın son şeyhi, Şeyh Ahmet Babadır. Şeyh
Ahmet Baba, onu tanıyanlar tarafından çevresinde sevilen sayılan dürüst bir
insan olarak anlatılmaktadır. O ve ondan önceki şeyhler, kendilerine bağlı
insanlara iyiliği, doğruluğu, doğru yaşamayı, birlik ve beraberliği
benimseterek güzel hizmetler vermiştir. Tekkenin babadan oğula geçme, biat
sistemi ve şeyhlerin kutsallaştırılması eleştirilse de o dönemde halkın eğitim
düzeyi ve şartları düşünüldüğünde bu kurumun faydalı işler yaptığını
söyleyebiliriz. Tabi zamanla bütün tarikatlarda yaşanan bozulma ve sapmaların
burada da yaşandığını söylememiz gerekir.
Şeyh Ahmet Baba 1950 yılında ölünce
babadan oğula geçme sistemi doğrultusunda yerine oğlu Alaeddin geçmiştir.
Şeyh Ahmet babanın hastalığında Tarikatın ileri
gelenlerinden bazıları Alaeddin’e itiraz ederler. Alaeddin’in bu iş için uygun
olmadığını, posta Şeyh Ahmet Babanın kardeşi Hamdi’nin geçmesinin daha doğru
olacağını söylerler. Onlara göre Hamdi Amca (Amdi Ajo), bilgisi ve düzgün yaşayışı
ile bu işe daha uygundu. Alaeddin, el bebe gül bebe büyümüş, nerede akşam orada
sabah yaşayan bilgisiz ve uçarı bir insandı.
Kardeşi ve bu teklifi yapanlar
gittikten sonra, Şeyh Ahmet Baba kardeşi Hamdi için, “kardaşa bak benim
evlatlarımın rızkında gözü var” diyerek şeyhlik makamını bir rızık kapısı
olarak gördüğünü açıkça ifade etmiştir. Bu ifade, şeyhliğin, bütün şeyh
hanedanları için bir geçim kapısı haline geldiğinin itirafıdır. Hangi tarikat
olursa olsun.
Dergahtan kalan kapı. |
Şimdi burada bu yapılar sistemini bölüşmüş
olan üç Hıristiyan aile yaşamaktadır. İlk gittiğimde tekkenin yolunu sorduğum
Köprülülü bir Türk; “ne tekesi be, teke meke kalmadi, bey satti orasını, şimdi
orda Krıstiyanlar oturuy. Türbeleri bile yıktilar” demişti. Üç yüz yıllık bir
mekân için çok üzücü bir son. Bir de 2016 yılında tekke binalarının
fotoğraflarını çekerken bir Makedon, “neden benim evimin fotoğrafını
çekiyorsun” demez mi. “Ama bu evler eskiden bizimdi” deyince, “öyle mi, o zaman
çekebilirsin” demişti. Evet, o binalarda şeyh hanedanından çok bizim
dedelerimizin emeği vardı.
Potok (Dere)
Derbent mevkiinin ilerisinde Potok’un yani derenin oluşturduğu iki yanı sarp yamaçlardan oluşan bir vadi bulunmaktadır. Bu vadiyi barındıran tepelerin ardında Karaslar, Bekirli ve Kuridere köyleri bulunmaktadır. Bu köylerde yaşayan Türkler Köprülü’ye kestirmeden ulaşmak için, vadinin tabanındaki dere yatağını kullanırdı. Burası, pazara alış veriş için gelenler ile mallarını pazara ulaştırmak isteyenler için önemli bir yoldu. Yağmurların çok yağdığı mevsimlerde sel tehlikesi ya da yamaçlardan kayaların yuvarlanma ihtimali olsa da bu kestirme yol kullanılırdı. Ya Derbent Dergâhının ya da üst tarafta bulunan meydan çeşmesinin önünden geçerek pazara ulaşılırdı. Bu çeşmenin alınlığında kiril alfabesi ila Четкушева Чешма (Çetkuşeva Çeşma) yazmaktadır. Burada rastladığım Köprülülü Türkler çeşmenin adının, arkadaşlık çeşmesi, ya da dostluk çeşmesi anlamına geldiğini söyledi. Bazıları da burada toplanıp sohbet ettikleri için sohbet çeşmesi dediklerini anlattı. Bazı Makedon metinlerinde akçaağacın yanındaki Akçaağaç çeşmesi olarak geçiyor. Bu çeşmenin, mahalle sakinlerinin toplandıkları bir meydan çeşmesi olduğu anlaşılıyor.
Çeşme önünde Köprülülü hemşehrilerimle. |
Şimdi Potok vadisinin iki yakası da
içerlere kadar gecekondularla dolmuş. Potok çok cılız bir şekilde vadinin
tabanındaki beton yolda, dar bir kanaldan akmaya çalışıyor.
28 Aralık 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder