Saruhanlı Lisesi, benim 1972 yılından 1976 yılına kadar çalıştığım ikinci görev yerimdir. İlk görev yerim olan Ergani Lisesinde olduğu gibi bu okulun da ilk resim öğretmeniyim.
Kurban Bayramı için gittiğimiz Turgutlu’da 1976’dan beri görüşmediğimiz, Saruhanlı Lisesinden öğrencim ve meslektaşım Kazım Kahraman’la buluştuk.
Emekli
matematik öğretmeni olan Kazım’la daha önce internet üzerinden yazıştık. Kendisini
çok iyi hatırlıyorum. Sakin, uyumlu ve çalışkan bir öğrenci idi. Hatırlamamın diğer
nedenleri de Turgutlu’nun Musulcalı köyünden oluşu ve yatılı olmasıydı. O yıllarda
ulaşım imkanları çok kısıtlıydı. Köyden her gün Turgutlu’ya ya da Saruhanlı’ya
gidip gelmek çok zordu. Saruhanlı Lisesi bahçesinin bir köşesinde ilkel de
olsa bir yurt binası vardı. Köylerinden okula günü birlik gidemeyenler bu
yurtta kalıyordu. Kazım da bu öğrencilerden biriydi.
Kazım, hakkımda
güzel ifadeler kullanarak, Turgutlu’da yaşadığını ve görüşmek istediğini yazdı.
Kısmet bu günmüş. 47 yıl sonra sevgi ve saygıyla kucaklaşmak çok güzel. Kazım
gene o sakin ağırbaşlı haliyle karşımdaydı. Ne kadar pek değişmediğimiz
söylense de yıllar ikimizden de çok şeyler almış.
Başarılı bir
öğretmen ve iyi bir aile babası olan Kazım iki de başarılı evlat yetiştirmiş.
Doğal olarak konu hep Saruhanlı Lisesi oldu. Daha çok Kazım konuşarak unutmaya
başladığım birçok şeyi hatırlattı. Bazı kişileri ve olayları andık. Seksen öncesinin,
toplumun her kesiminin politize olduğu ortamında insani değerlerimizi korumanın
önemini vurguladık.
Kazımın bana
hatırlattığı şeylerden birisi yurt binası ile ilgili. Okul bahçesinin köşesinde
içinde ranzalar bulunan ve bir tek odadan ibaret olan mekân ben göreve başladığım
yıl terk edildi. Çünkü okulun hemen yanında modern bir yurt binası yapılmıştı.
Okul müdürümüz
Şemsettin Beyle her konuda anlaştığımız söylenemezdi. Ama çalışan öğretmeni
sevmese de desteklerdi.
“Akıllı müdür
üç branş öğretmeni ile iyi geçinir, Resim, Müzik ve Beden Eğitimi… Bu öğretmeninin
başarısı hemen görülür. Bu üç branşın yaptığı etkinlikler okulun yüzünü ağartır.
Diğer branş öğretmenlerinin başarısı ise
yıllar sonra görülür.” derdi.
Yurt olarak
kullanılan mekân boşalınca buraya talip oldum. Okul müdürü hiç ikiletmedi.
Hurdaya atılan ranzaların bazılarını ters çevirip ayak kaynattık. Üzerlerine
mozaik beton döktük. Harika iş masalarımız oldu. Turgutlu’dan bir kamyon kil
getirttim. Bu masalarda seramik ve heykel çalışmaları yaptık. Hatta bahçede
toprağı kazıp hızar talaşı ile bazı seramiklerimizi pişirdik. Kazım, unuttuğum
bu çalışmaları heyecanla hatırlattı.
Bu atölyede
her türlü çalışma gerçekleştirdik. Cilt çalışmalarında okulun birçok kitabını
ciltledik. Malzeme alamayan öğrenciler, okul idaresinin aldığı malzemelerle cilt
çalışması yapmış oldular. Hem de okulun kitapları ciltlenmiş oldu.
Yetenekli öğrencilere
modelden desen çalışmaları ve yağlı boya röprodüksiyon çalışmaları yaptırdım. Bu
öğrencilerden bazıları daha sonra resim bölümlerinden mezun oldular. Bunlardan
Semra Hasgüleç İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini bitirerek
uluslararası bir sanatçı oldu. Hayatını sanatı ile kazandı. Semra ile ilişkimiz
hiç kesilmedi. En son İstanbul’da açtığı bir sergisine gittiğimde lise ikinci
sınıfta yaptığı ufak bir yağlı boya çalışmasını götürerek sürpriz yaptım.
1973’te Cumhuriyetimizin
ellinci yılı kutlamaları için çok yoğun çalışmalar yaptık. Türkiye
Cumhuriyeti ve Atatürk ilkeleri ile ilgili, bez ve başka malzeme kullanarak çok
sayıda yazı yazdık, afişler ve resimler yaptık. Bu çalışmalara bütün
öğrencilerin katılmasına özen gösterdik.
Ayrıca fotoğrafçılık
kolu kurarak, bu alanda da çalışmalar yaptık. Okul müdürümüzün hakkını
teslim etmem gerekir. Ne istersem vermek için elinden geleni yaptı. O zaman
fotoğraflar siyah beyazdı. Film banyosu ve tabetmek için karanlık oda
gerekiyordu. Atölyenin bir kenarını bölerek karanlık oda yaptık. Agrandisör,
fotoğraf makinesi, flaş, banyolar ve tab için gerekli her şey okul idaresi
tarafından temin edildi. Öğrencilerimiz film banyosu, belirtme ve tespit
banyolarını kendileri yaparak burada fotoğraf tabettiler. Öğrencilere fotoğrafla
ilgili her türlü teknik ve estetik bilgi verildi.
Manisa
Mesir Şenliklerinde ilçeler arası stant düzenleme yarışması yapılırdı. Bu
yarışmada hazırladığım stantlarla üç yıl üst üste birinci olduk. Halk
Eğitim müdürü Erol Bey ile köyleri dolaşıp malzeme toplardık. Ahşap iskeletler
üzerine kâğıt hamuru ile maketler yapardım. Ana, baba, kız ve erkek çocuktan
oluşan aileyi, bir köy evinin musandıralı odasında, sofra başına gösteren çalışmam
özellikle çok beğenilmişti.
Sanki dünmüş
gibi geliyor. Ama Kazım bazı şeyleri hatırlatmasa bütün bunları unutup
gidecektim. Çok teşekkür ederim Kazım Kahraman, bütün bunları hatırlamama
vesile olduğun ve gösterdiğin vefa için…
İyi ki
benim öğrencim olmuşsun sevgili Kazım. Sana ve senin gibi ülkeye hizmet ederek emeklerimizin
karşılığını fazlasıyla veren tüm öğrencilerime selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder