29 Kasım 2016 Salı

Türk Lirası Makedonya'da da Kaybederken...



10 Makedonya Denarı

2004 Yılından beri her yıl düzenli olarak Makedonya’ya gidiyorum. İlk yıllarda Makedonya bizim için çok ucuz bir ülke idi. Ama şimdi işler biraz tersine döndü.
Makedonya parası Denardır. Eski Yugoslavya parası olan Dinardan ilham alındığı görülüyor. Dinarı, Sırbistan kullandığı için ona en yakın isim olarak Denarı seçmişler herhalde...
Makedonya'da 60-61 Denar 1 Avro değerindedir. Bu 2004’ten beri hiç değişmedi. Makedonya’ya ilk gittiğim Temmuz 2004’te de böyleydi, son gittiğim Mayıs 2016’da da böyle...

30 Ağustos 2016 Salı

Aşılması En Zor Engel: İnsan


Serebral Palsili (CP) engelli oğlumun doğal engellerini aşması hususunda kırk yıldır gayretimiz devam ediyor. Doğal engellerimizi aşmada kendi şartlarımıza göre çok başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Günün tıbbi bilgi ve imkânlarına göre her türlü tedavimizi yapmaya çalıştık. Oğlumun sahip olduğu büyük iradesi ile doğal fiziki engellerini büyük oranda aştığımızı düşünüyorum.

Oğlumun özel durumuna göre bir yaşama ortamı yaratmak için de çok çabaladık. Balkondan rampa ile evine rahat bir şekilde giriyor. Büyük çabalar sonucu edindiğimiz yüksek tavanlı otomobiline yine rampa ile rahatça inip binebiliyor. Akülü elektronik tekerlekli sandalyesi ile güzel havalarda kendi başına işine gidebiliyor.

Eğitim konusunda da çok başarılıyız. Uludağ Üniversitesi Bilgisayar Programcılığını bitiren oğlum meslek edinmekle kalmayıp, çok yönlü olarak okuyan araştıran, yazan çizen ve düzenli bir işi olan gerçek bir aydın olarak hayatın içindedir.

13 Mart 2016 Pazar

ŞIRLAAN



Memleketten Türkiye’ye göçeli daha bir kaç hafta olmuştu. İzmir Şehitler mahallesindeki evimizin önünde oynarken annem içerden seslendi,
-Üsiin gal buraa .
-Ne var ana?
-Al bu şişey bakaldan şırlaan al.
Elimde şişe bakkala girdim bakkal,
-Ne istiyorsun oğlum?
-Bir şişe şırlaan isteyım.
-Şırlaan ne oğlum?
O zamanlar yağı doldurmak için dibinde musluk bulunan yağ bidonunu göstererek,
-Te bundan isteyım.

26 Şubat 2016 Cuma

KARASLARLI HOCA MEHMET

          
Mehmet Dedenin mezarında.
Yıl 2004

2005 Yılında Makedonya’ya yaptığım gezide, eşimin doğduğu köy olan Karaslar’da video çekimleri yaptım. Bu çekimlerin birinde, köyü gezerken bize yardımcı olmaya çalışan bir Makedon genci bir olay anlattı. Olayı anlatırken kendi yorumunu da ekledi. Bu görüntüleri internet üzerinden yayınladım. Yanlış anlamalara meydan vermemek için olayın oluşunu ve bu konudaki düşüncelerimi yazmayı uygun buldum.
Makedon gencinin anlattıklarını Karaslar doğumlu, şimdi İstanbul’da yaşayan Nurettin Bey tercüme etti. Köprülü’de gezerken tesadüfen rastladığımız Nurettin Bey Karaslar’da yardımcı olmak üzere bize katıldı. Nurettin Bey buradan büyük yaşta göç ettiği için hem köyü tanıyor hem de çok iyi Makedonca biliyordu. Bu yüzden kendisine rastlamamız bizim için büyük bir şans oldu.

14 Şubat 2016 Pazar

OHÇEBOL’DA BİR TÜRK KÖYÜ: DORFULLU



Bereketli Dorfullu ovası ve uzakta Dorfullu

 Köprülü, İştip şehirleri arasında kalan bölgeye bizimkiler, Ohçebol, Hoşçebol veya Ofçebol demişler ve demeye devam ediyorlar. Buralardan Türkiye’ye göçmüş olan birçok ailenin soyadı Hoşçebol’dur.
Bu bölgede çok sayıda köy bulunmaktadır. 1953 göçüne kadar bu köylerde Türkler çoğunlukta idiler. Zaten, Balkan savaşına kadar bu bölgedeki köyler ile Vardar’ın batı yakasındaki Türk köylerinde sadece Türkler yaşıyordu. Buralarda yaşayan Türkler buraları feth edenlerin torunlarıdır ve Anadoşu'dan gelerek buralara yerleşmişlerdir. Bu köylerde Türkçeden başka dil konuşulmuyordu. Yalnız yetişkin erkekler Makedonca biliyorlardı. Her yetişkin erkek de Makedoncayı tam olarak bilmiyordu. Okur yazar seviyesinde Makedonca bilen çok azdı.

6 Şubat 2016 Cumartesi

GÜNÜMÜZDE ÇELTİKÇİ (ORİZARİ)



Minareden Uzunbayır tarafı.2006
Çeltikçi’de şimdi Müslüman Boşnaklar yaşamaktadır. Onlar Çeltikçi yerine Orizari adını kullanmaktadırlar. Zaten köyün resmî adı da Orizari’dir.

4 Şubat 2016 Perşembe

ÇELTİKÇİ-ORİZARİ



Vardar Köprülü şehrini ikiye böler. Vardar’ın doğu tarafında Köprülü’den İştip’e kadar Ohçebol bölgesi uzanır. Ohçebol’da eskiden Türklerin yaşadığı çok sayıda köy vardır. Bu bölgenin güneyinde ve kuzeyinde de Türk köyleri bulunmaktadır.

2 Şubat 2016 Salı

PRİZREN’DE BİR TEKKE VE HAYAL KIRIKLIĞI



Kaleden Prizren

              Âsitâne, İstanbul için saltanat merkezi,  payitaht anlamında kullanılan bir kelimedir. Prizren’deki bir dergâh için de aynı kelimenin kullanılması dikkatimi çekti.
Prizren’e gelince, âsitâne olarak tanınan bu tarihi mekâna, Makedonya’da ziyaret ettiğimiz diğer dergâhlardan farklı olduğunu düşünerek heyecanla gittik.  
            Dergâh, kapısından itibaren insanı hemen etkisi altına alıyor. Prizren’in tarihi Taş Köprüsü’nü geçince devam eden yol üzerinde, merkezî bir yerde bulunan dergâhın üç asırdan fazla bir zamandır hizmet verdiği biliniyor. Prizren’in her tarafında vanasız, gürül gürül akan çeşme ve şadırvanları burada da görülüyor. Devamlı akan suların şırıltısı ve serinliği avluya bambaşka bir hava veriyor.

MEMLEKETE DÖNÜŞ


            
Karaslar ve yıkık minare
Makedonya’da, Köprülü’ye bağlı Karaslar köyünde dünyaya gelmiş, 1955 yılında herkes gibi o da ailesi ile birlikte Türkiye’ye, anavatana göçmüştü.
Göçmenlik karmaşık duyguları berberinde getiren bir olaydır. Hele belli yaşlarda gelmiş, geldiği yerleri hatırlayanlar zaman zaman bir boşlukta kalırlar. Geldikleri yerleri unutamaz, yaşadıkları yeni yerleri yadırgarlar. Onlar için yalnız memleket vardır. Memleket her göçmenin geldiği köydür, kasabadır. Hep memleketten konuşulur memleketin her şeyi artık çok güzeldir. Bir daha ulaşamayacaklarını düşündükleri bu yerlere hep hasret duyarlar. Oralardan zorunlu koparılmayı kendilerine yapılmış bir zulüm olduğunu hissetseler de bunu pek dillendirmezler.   
               

1 Şubat 2016 Pazartesi

ÇELTİKÇİLİ MANDACİ ABAZ


Yukarı Çeşme'den Çeltikçi (2008)

 Mandaci Abaz (Abbas), Makedonya’nın Köprülü Kasabası’nın Çeltikçi köyünde doğmuş bir savaş gazisidir. Köyümüzden birinci dünya savaşına katılmış, ne kadar askerlik yaptığını bile bilmeyen birçok gazi var. Bu gazilerden Balcı Süleyman ile 1967 yılında konuşma fırsatı bulmuştum. Kaç yıl askerlik yaptığını bilmiyordu.
-Sekiz mi, dokuz mu bilmeyım ki kaç sene askerlık yaptım. Nerede savaştığını da bilmiyordu,
-Bir keresınde Hz. Ali’nin türbesine sırtımızi dayamiştık. Bu ifadeden son olarak Irak cephesinde savaştığı anlaşılıyordu. Burada İngilizlere esir düşüp Hindistan’ın Bombay şehrine götürüldüklerini net hatırlıyordu.