3 Nisan 2011 Pazar

Gazi’nin Kıbrıslı Şehidi Hüseyin Salih Bora

     18 Mart 2011 Cuma günü Gazi Üniversitesi Mimar Kemaleddin Salonunda “GAZİ ÜNİVERSİTESİ ŞEHİTLERİNİ ANIYOR” etkinliğine katıldık. Benim için olağan üstü bir gün oldu.
     Heyecan günler öncesinden başladı. Şehitlerimiz için düzenlenen her törene katıldığımda hep heyecan duymuşumdur. Bu törenlerde vatan için, bayrak için, millet için canlarını veren bütün şehitlerimizi düşünürüm hep... Özellikle yakından tanıdığım, tanımadığım halde hikâyelerini dinlediğim şehitlerimiz gözümde canlanır ve gözlerim dolar. Ailesinde şehit bulunmayan Türk ailesi yok gibidir. Bizim ailemizde de birçok şehit bulunmaktadır. Bu törende Kıbrıslı arkadaşım Hüseyin Salih Bora için özel hazırlıklar yapılması heyecanımı artırıyordu.1974 yılında ikinci harekât sırasında Rumlara karşı savaşırken şehit düşmüştü arkadaşım. Bir müddet önce iletişim kurduğum eşi ve damadı da Kıbrıs’tan geliyordu. Onlarla tanışacak olmam bana değişik duygular çağrıştırıyordu. Sanki Hüseyin Salih geliyordu…
     Alper Şirvan'ın yazıp yayınlamış olduğu amcam hakkındaki o güzel ve duygu dolu yazının internette karşıma çıkması gerçekten de büyük bir tesadüftü. Muhtemelen yazıyı okur okumaz sizlere atmış olduğum maille başlayan bu kıvılcımın sizlerin özverili gayretiyle bir yangın halini alarak bu büyük eserin ve hem Kıbrıs’ta hem de Ankara Gazide yapılan anlamlı törenlerin gerçekleşmesi vesile olmuştur. Sizlere, Özellikle Alper Şirvan’a ve emeği geçen herkese teşekkür ederim…
HÜSEYİN BORA (Hüseyin Salih Bora’nın yeğeni)

     Rahmetli Hüseyin Salih Bora’nın adını taşıyan yeğeni Hüseyin Bora’nın da çok güzel bir şekilde ifade ettiği gibi, her şey oğlum Alper Şirvan’ın, yazdığı bir yazıyı internette yayınlamasıyla başladı. Ağaçtan Bir Büst ve Bir Adam: Hüseyin Salih Bora” başlıklı bu yazı önümüzde yeni ufuklar açtı. Bu yazıyı okuyan Kıbrıslı Hüseyin Bora, rahmetli Hüseyin Salih Bora’nın yeğeni olduğunu yazıyordu. Böylece rahmetli arkadaşımın yakınları ile internet ve telefon vasıtasıyla görüşür olduk.
    Bu yazı, bizi bir başka hayırlı bağlantıya götürerek, bu güzel projeye katkı sağlamamıza da neden oldu. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden Yardımcı Doçent Aysun Altunöz Yonuk Hanım da bu yazıyı okuyarak bizimle iletişime geçti. Çünkü kendisi Gazi’nin şehitleri ile ilgili bir proje üzerinde çalışıyordu ve Gazi Üniversitesi arşivinde Hüseyin Salih Bora’nın mezuniyet tezini bulmuştu. Bu tezin her safhasını çok iyi hatırlıyorum. Rahmetli, biz yakın arkadaşlarına çalışmalarını sık sık gösterir düşüncelerimizi alırdı. Tez Kıbrıs mücadelesi ve şehitleri ile ilgili idi.
Bana imzaladığı fotoğrafı -1971
     Aysun Hanım, Hüseyin Salih’i tanıyanların peşine düşmüştü. Biz rahmetli arkadaşımı çok iyi tanıyor ve onu daima gönlümüzde yaşatıyorduk. Üstelik elimde, mezun olup Kıbrıs’a giderken bana emanet ettiği bir ağaç büstü ve ağaç kabartması vardı. Dile kolay, kırk yıl şehirden şehre, evden eve birçok taşınmaya rağmen, kutsal bir emanet gibi koruduğumuz değerli eserler… Son sınıfta rahmetli hocamız Veysel Erüstün’ün ağaç atölyesinde aynı grupta çalışırken yapılışına şahit olduğum bu eserleri kırk yıl hep sahiplerine ulaştırmak düşüncesi ile sakladım. Hep gözümüzün önünde bir yerlerde tuttuğumuz bu eserler, bize daima aziz şehidimizi hatırlattı. Böylece hatırasını daima canlı tuttuk. Ayrıca birlikte olduğumuz fotoğraflarımız ve arkasına benim için; “İkimizin de yabancı memleketlerden gelip Ankara’da buluştuğumuz, sevgi ve saygı duyduğum Hüseyin Şirvan’a bir hatıram” ibaresini yazdığı bir fotoğrafı bulunuyordu. Bunlar bir proje için çok değerli belgeler idi.
      Birçok elektronik posta ve telefon görüşmesinden sonra Aysun Hanımla 2010 yılının Ağustos ayında Ankara’da, belgesel çekimleri için bir araya geldik. Çekim Güzel Sanatlar fakültesinde Barış (Konor) Bey tarafından yapıldı. Belgesele katkısı olacağına inandığım TRT’de görev yapan Hüseyin Salih’le ortak arkadaşımız Ümit Yüksel’le Aysun Hanımı tanıştırarak onun da bu projeye katılmasını önerdim. Çok doğru bir iş yaptığımı belgeseli seyredince anladım. Ümit Bey, anlattıklarıyla belgesele renk katmış. Farklı tarzlarda, farklı şeyler söylememiz yanında, birbirimizden habersiz benzer konulara girmemiz de çok güzel olmuş.
     İlk tören, 21 Aralıkta Lefkoşe’de Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu başta olmak üzere, şehit yakınlarının da bulunduğu çok yüksek seviyede bir katılımla gerçekleştikten sonra, ikinci törenin 18 Mart 2011'de Ankara’da yapılması programa alındı.
Törenden bir kare 2011
     İşte şimdi bu program için Ankara’dayız. Çok yönlü heyecan yaşıyordum. Gazi Eğitim’in tarihi binasında buluşacaktık. Bu bina bize ait birçok hatırayı saklıyor. Orası bizim sadece okulumuz değil, içinde yirmi dört saat yaşadığımız yuvamızdı aynı zamanda. Orada yıllarca gece gündüz yaşamamız arkadaşlıklarımızın köklü oluşunun ana sebebidir. Bu muhteşem binayı yapanlara, bu sistemi kuranlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu tarihi binanın sağlıklı ortamında kışın soğuğunu, yazın sıcaklığını hissetmeden yaşadık. Bir tarafını yatakhane, bir tarafını da sınıf ve atölye olarak kullandık. Balkonlarında geceler boyunca oturarak sohbetler ettik. Gece gündüz atölyelerinde çalışma fırsatı bulduk. Konferans salonunda, konferanslar dinledik, nice filmler, nice halk oyunları gösterileri, tiyatro ve konserler seyrettik. Burada bilgi ve becerilerle donandık, olgunlaştık. Devlet bütün ihtiyaçlarımızı karşılayarak adeta bizi devşirdi. Biz de bu vatanın çocuklarına canla başla hizmet ederek bunun karşılığını vermeğe çalıştık. Hizmet etmeye devam ediyoruz.
     Gazi’nin önünde, aziz şehidimizin Kıbrıs’tan gelen eşi ve damadını görünce heyecanımız daha da arttı. Kırk yıldır hiç karşılaşmadığımız Celal Binzet ve Kıbrıslı Feridun Işıman arkadaşlarımız da oradaydı. Hüseyin Salih, kırk yıl sonra bizi bu güzide mekânda bir araya getirmiş oldu.
     Tören, adını binanın mimarından alan “Mimar Kemaleddin Salonu’nda” yapıldı. Sayısız hatıralarımızın bulunduğu bu salonda bulunmak bile bize ayrı bir heyecan veriyordu. Gazi Üniversitesinin Kıbrıs şehitleri ile birlikte, Güneydoğu şehitleri de konuşmalar ve film gösterimi ile tek tek anılarak çok güzel bir vefa örneği gösterildi. Şehit yakınlarının konuşmaları duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
     Kırk yıl önce bizim “Mukavva ve Ağaç İşleri” atölyemiz olan mekânlar sanat galerisi haline getirilmiş. 21 Aralıkta Lefkoşe’de açılan, Kıbrıs Mücadelesi ile ilgili resim sergisinin açılışı bu galeride yapıldı. Ayrıca Gazi Üniversitesi’nin “Şehitler Anıtı” proje yarışmasına katılan çalışmalar da sergilendi.
     Rahmetli arkadaşımın eşi Şenay Hanım, damadı Yusuf Yönlüer ile bundan sonra bağımızı koparmamaya, birbirimize ziyaretler yapmaya söz vererek ayrıldık.
     Bu özel anları yaşamamızda rolü olan başta oğlum Alper Şirvan’a, Hüseyin Salih Bora’nın yeğeni Hüseyin Bora’ya, Yardımcı Doçent Aysun Altınöz Yonuk Hanıma ve katkıda bulunan herkese şükranlarımı sunuyorum. Ben de şimdi hem arkadaşıma olan vefa borcumu bir nebze olsun yerine getirmenin, hem de kırk yıl sakladığım emanetleri yerine ulaştırmanın huzurunu duyuyorum.
     Bütün şehitlerimize Allah rahmet eylesin.
     Ruhun şad olsun değerli arkadaşım Hüseyin Salih Bora.


Not: "Gazi'nin Kıbrıslı Şehitleri" Belgeselini seyretmek için lütfen tıklayınız.

2 Nisan 2011
Kaplıkaya/Bursa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder