![]() |
Vardar kenarında eşim Rağbet Hanım ve Eyvaz Aganın hanımı. |
Köprülü’de bir akşam vakti, Vardar
kenarında çekirdek çitleyerek, belki de dedelerimizin, babalarımızın buralarda hiç
yaşamadığı bir keyfi yaşıyoruz. Eyvaz aga ve hanımı ev sahibi olarak bize eşlik
ediyorlar. Eşim Rağbet hanımla, Eyvaz aganın hanımı “te şimdi burda bir sigare
içilir “ diyerek sigara istediler. Ben sigara almaya yönelince Eyvaz aga,
köşedeki bayii göstererek; “tee ordan al, hem de Türkçe konuş” dedi. Bayiin
önünde ak saçlı yaşlıca, ama oldukça dinç görünüşlü bir bey duruyordu. Aramızda
Türkçe olarak şöyle bir konuşma geçti:
-
Sigare
var mı be aga?
![]() |
Köprülü'lü hemşehrim Lazo |
- Angi
marka isteysın.
- Kadınlar içıcek.
- Madem karilar içıcek te buni al, bu yumuşak bir sigare.
-
Sen
ne güzal Türkçe konuşuysun bööle.
-
Güzal
mi konuşuyum?
-
Çok
güzal konuşuysun, adın ne senın?
-
Lazo.
-
Kaç
yaşındasın?
- Ben
yetmiş yaşıni geçmiş bir delikanliyım.
-
Maşallah,
sen bizımkileri tanırsın o vakit.
-
Angi
küüdendi sizınkiler?
-
Çeltiçi’den.
-
Çeltikçi’yi
bilmem be, Karaslar olsa bilırdım.
-
O
vakıt, Karaslar’dan birılerıni sorayım sana, Hoca Mehmet’leri tanıymisın?
-
Tuu,
bir evde kırk kişi yaşaylardi be.
-
Bilıysın
demek.
-
Nasıl
bilmem, Vardar kıyında yan yana tarlamız vardi. Komşi idık be.
-
Nasıl
geçındınız?
-
Çok
isla be, yaşitlarımız vardi, onlarle birbirımıze yardım edeydık.
-
Çekeyım senın bir slikani da onlara götüreyım,
olur mi?
-
Niçin
olmasın be, em da çok selam süüle episıne.
Elli
yıl sonra, çok az Türkün yaşadığı kasabamda, Türkçemizin bir Makedon
tarafından, bu kadar güzel konuşulması beni çok sevindirdi. Sanki Çeltikçi’de
yaşıyormuşum gibi hissettim. Kasabaya inmişim de bir Hıristiyan hemşerimle
konuşuyormuşum gibi geldi. Bu kadar zaman geçmesine rağmen, Makedonlar
tarafından bile konuşulan, kaybolmayan güzel Türkçemizin buralarda sonsuza kadar yaşayacağına bir kere daha inandım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder