27 Nisan 2024 Cumartesi

“OHRİDLİ HASAN” HAKKINDA

 


Ohridli Hasan kitabının yazarı Hasan Erdinç ağabeyim benim “toprağımdır”. İkimiz de aynı topraklarda doğduk ve o topraklarda bir süre yaşadıktan sonra aynı göçmenlik macerasını yaşadık. Bir ortak özelliğimiz de “Memleket” sevgimizdir. İkimiz de doğduğumuz topraklar hakkında kitap yazdık. Ben de 2009 yılında Memleketimizi anlatan “Çıkayım Gideyim Urumeli’ne” isimli bir kitap yayınladım.

Göçten yıllar sonra torunu Deniz’in öğretmeni oldum ve bu güzel insanla, bu güzel aile ile tanıştım. Kader bizi Bursa’da buluşturdu.

Hasan Erdinç ağabeyim büyük emekler vererek çok güzel bir eser ortaya koymuş. Kitabında birçok değişik konuyu kendi penceresinden bakarak anlatmış. Ayrıca çok sayıda şiirine de yer vermiş.

Gelirini Bursa Spastik Çocuklar Vakfına bıraktığı bu güzel eser için onu gönülden kutluyorum.

Bu duyarlı davranış onun ne kadar yüce gönüllü bir insan olduğunu göstermektedir.

Ben kitapta anlatılan iki konuya değineceğim. Bunlar benim de büyüklerimden dinleyerek öğrendiğim ve yazdığım olaylardır. Hasan ağabeyim bu olayları bizzat kendisi yaşamış ve yazmış. Bir olayın birinci elden yaşayan tarafından anlatılması bence çok önemlidir.

Bu olaylardan biri İkinci Dünya savaşında yaşananlardır. Ötekisi de Tito Yugoslavya’sında Stalin’in resimlerinin yakılması olaylarıdır.

Türkiye, İsmet İnönü’nün takip ettiği akıllı politikalar sayesinde İkinci Dünya Savaşına girmeyerek savaşın dehşetini, yıkımını ve ölümleri yaşamadı. Sadece savaşın yarattığı ekonomik zorluk ve yoklukları yaşadı. Balkan Türkleri ise İkinci Dünya savaşını bütün dehşeti ile acı bir şekilde yaşadı.

Kitapta savaşın yarattığı acı olaylar çok güzel anlatılıyor. “Amerikan ve İngiliz Uçakları” bölümü özellikle ilgimi çekti. Çünkü annem ve babam da aynı uçakların, köyümüz Çeltikçi (Orizari) yakınlarında benzin varilleri taşıyan bir Alman trenini bombalamasını canlı olarak yaşamışlardı. Bu konuyla ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz. 

Savaşın dehşetini anlatan bu bölüm kitapta şöyle anlatılıyor:


 “Stalin’in Resimleri” başlığı ile anlatılan konu da büyüklerimden dinlediğim ve yaygın olarak bilinmeyen bir konudur.

Yosıf Broz Tito Yugoslavya’da egemen olduktan sonra. Aynı ideolojiyi benimsedikleri için Sovyetler Birliği ve Stalin ile iyi ilişkiler kurar. Bu dönemde Yugoslavya’da resmi dairelerde ve sınıflarda Tito ile Stalin’in fotoğrafları yan yana asılmaktaydı. Zamanla ilişkiler bozulur. Tito, Yugoslavya’nın diğer bazı Avrupa ülkeleri gibi Sovyetler Birliğinin uydusu olmasını istemez. İlişkiler bozulunca resmi dairelerde ve okullardaki Stalin fotoğrafları okul bahçelerinde ve kent meydanlarında törenlerle yakılır. Rahmetli babam Köprülü’deki (Veles) fotoğraf yakma törenine sevinçle katıldığını anlatırdı. Çünkü burada yaşayan Türkler, Rusların Yugoslavya’ya girecek olmasından endişe duyuyorlardı.

Kitapta bu konuyu anlatan bölüm:




Bizim “Memleket” dediğimiz Makedonya ile ilgili yazılanlar çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız en güzel mirastır. Bu yazılanlar gelecek kuşakların ata topraklarını tanımaları ve dedelerinin nerelerden geldiğini bilmeleri için çok önemlidir. Ayrıca ileride araştırma yapmaları için kaynak olacaktır. Kalemine, emeğine, gönlüne sağlık sevgili Hasan Erdinç ağabeyim, sonsuz tebrikler ve teşekkürler.

Sana sevgi ve saygılarımla sağlıklı ömürler diliyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder