Yosip Broz Tito, Yugoslavya’da Almanlara karşı başlattığı mücadele yıllarında ve 1944 yılının Kasım ayında ülkeye egemen olduktan sonra, aynı ideolojiyi benimsedikleri Sovyetler Birliği ve Stalin ile hep iyi ilişkiler içinde olmuştur.
Yugoslavya o zaman kendisini, komünist
dünyasının bir üyesi ve “Sosyalizmin Anayurdu” olan Sovyetler Birliğinin
ayrılmaz bir parçası sayıyordu.
Daha İkinci Dünya Savaşı bitmeden Tito,
Yugoslav devriminin liderlerinden Milovan Djilas başkanlığındaki bir heyeti
görüşmeler yapmak için Moskova’ya gönderir. Savaş bitiminde Milovan Djilas Stalin
ile görüşmek için tekrar Moskova’ya gider. Tito’nun da Moskova ziyaretleri
olur.
Bu güzel ilişki 1948 yılında bozulur. Yugoslavya Kominform’dan çıkarılır. Yugoslavya’nın Kominform’dan çıkarılması ilişkilerin tamamen kopmasına neden olur.
Sovyetler Birliği ve Yugoslavya arasındaki
ilişkilerin çatışmalı bir boyut kazanması ideolojik nedenlere bağlı olarak
gösterilse de aslında iki devlet arasındaki çatışmanın temel nedeni politik
çıkar anlaşmazlıklarıdır.
Kominform, görünüşte Marshall Planına karşılık
olarak kurulsa de gerçekte, Dünya ve özellikle Avrupa Komünist hareketinin
koordinasyonu için 1947'de kurulmuştur.
İlişkilerin iyi olduğu dönemde Yugoslavya’da
resmi dairelerde ve sınıflarda Tito, Stalin ve Bulgar lideri Dimitrov’un
fotoğrafları yan yana asılmaktaydı.
Okullarda Rus kitapları da okutuluyor, Stalin’li
ve Dimitrov’lu marşlar söyleniyordu. Babam Abbas Şirvan’ın anlattığına göre,
toplantılarda konuşmacılar konuşmalarına “en büyük Stalin” diyerek başlardı.
Sonunda da üç kere “Yaşasın Rusya ve Stalin” dedikten sonra “Yaşasın Tito”
derlerdi.
İlişkiler bozulunca resmi dairelerde ve
okullardaki Stalin ve Dimitrov fotoğrafları ile Rusça kitaplar okul
bahçelerinde ve kent meydanlarında törenlerle yakıldı. “Kahrolsun Stalin,
yaşasın Tito” sloganları atıldı. Stalin’li ve Dimitrov’lu marşların söylenmesi
yasaklandı.
Askerler bulundukları şehirlerin çarşılarına
çıkartılarak, kahrolsun Stalin, yaşasın Tito diye bağırtıldı.
Komünist Partisi içindeki Stalin yanlıları
toplanarak hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.
Rahmetli babam Köprülü’deki (Veles) fotoğraf
yakma törenine arkadaşlarıyla sevinçle katıldıklarını anlatırdı. Çünkü burada
yaşayan Türkler, Rusların Yugoslavya’ya girecek olmasından endişe duyuyorlardı.
Üsküp’te bulunan Stalin heykeli de bir gecede
kaldırılır.
Böylece Tito, Batı ülkelerinin de desteğini
alarak Stalin’in Yugoslavya’yı Sovyetler Birliğinin uydusu haline getirme
planını boşa çıkarmış oldu.
Sovyetler bu durumu Yugoslavya’nın
sadakatsizliği olarak açıklar. Yugoslavya ve Batı ülkeleri ise Tito’yu
Stalin’in Yugoslavya’yı Sovyetler Birliğinin uydusu haline getirmeyi amaçlayan
planlarına karşı duran milli bir kahraman olarak görürler.
Bundan sonra endişeli bir bekleyiş başlar.
Çünkü kızıl Ordu sınırdadır. Sovyetlerin askeri bir müdahale yapmasından
korkulmaktadır.
Köprülü’nün (Veles) Karaslar
köyünden olan kayınpederim Muharrem Samtaş, 1949 yılında askere alınır. Acemi
eğitimini Mostar’da yaptıktan sonra Yugoslavya’nın kuzey batısında bulunan Novi
Sad bölgesindeki bir sınır birliğinde üç yıllık askerliğini tamamlar. Burası
Macaristan sınırıdır ve Kızıl Ordu sınırın diğer tarafındadır. Nöbetler Kızıl
Orduya karşı tutulmaktadır.
Muharrem Samtaş nöbete her
gidişlerinde subaylar tarafından sıkı sıkı uyarıldıklarını anlatıyor.
“Size ateş etseler, yaralansanız dahi kesinlikle karşılık vermeyeceksiniz” diyorlarmış.
Kızıl Ordunun
Yugoslavya’ya girmek için ufak bir kıvılcım, bir bahane beklediğini
söylüyorlarmış.
Yugoslavya ve Sovyetler Birliği arasında
ilişkilerin çok zayıfladığı bu dönem 1955’e kadar sürecektir.
Hasan Erdinç’in "Ohridli Hasan" kitabından konuyla ilgili bir bölüm:
“13 yaşındaydım Ohri M. Y. Broz Tito Okulunda
Orta 1. Sınıftaydım.
Okulumuz Türk okuluydu o yıllarda Stalin ve
Tito’nun araları bozulmuştu. Tito komünist Varşova Paktından ayrılmıştı.
Okul direktörümüz Hasan Bey okul hocalarını ve öğrencilerini okul bahçesinde
toplamıştı. Okul müdürü konuşmasında “Rusya ile Yugoslavya arasında yapılmış
olan anlaşma bozulmuştur. Şimdi hepiniz okulunuzun sınıflarında Stalin’in
resimlerini bahçeye getirip hepsini yakın” dedi. Öğrenciler okulun içindeki
Stalin’in yüzlerce fotoğrafını okul bahçesinde yakmıştı.”
Köprülü’ye (Veles) bağlı Çeltikçi (Gorno
Orizari) köyünden Demir Aktunç’un konuyla ilgili anlattıkları:
“O zaman askerdim. Gecenin bir vakti komutan
ve askerler gelerek bizi kaldırdı. Bütün askerler silah kuşatılarak hazır
duruma getirildi. Kışladaki Stalin ve bütün Rus resimleri, kitapları, Ruslara
ait ne varsa meydana toplayıp ateşe verdik.
Sonra hazır vaziyette heyecanla Rusya’nın
tepkisini bekledik. Bu durum bir müddet devam etti.
Tito, Rusya’yı dışlayarak Varşova Paktından
ayrıldı ve tarafsızlığını ilan etti. Bu Tito’nun siyasi başarısıydı.”
Köprülü’ye (Veles) bağlı Çeltikçi (Gorno
Orizari) köyünden, o dönemde asker olan Hacıların Necati Altınay da o günleri
şöyle anlatmaktadır:
“Askerler bulundukları şehirlerin çarşılarına
çıkartılarak, kahrolsun Stalin, yaşasın Tito diye bağırtıldı. Her gün okullarda
okutulan Rus kitapları toplatılıp kaldırılan resimlerle birlikte yakıldı.
Stalin’li ve Dimitrov’lu marşların söylenmesi yasaklandı. Komünist parti
içindeki Stalin yanlıları toplanıp çeşitli yerlere sürgüne ya da hapse
gönderildiler.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder