10 Şubat 2010 Çarşamba

“Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür” Nesiller Yetiştirmek

     Öğretmenlerle ilgili toplantılarda, öğretmenler günü törenlerinde sıkça dile getirilen ve Atatürk tarafından söylenen bir söz var: “Öğretmenler! cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” Bir öğretmen olarak bu sözün günümüz ortamında çok daha büyük bir önem kazandığını görüyorum.
     Hür düşünceye sahip, bağımsız düşünebilen fertlere bu gün her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
       Biz öğretmenler Atatürk’ün bu isteğini ne kadar yerine getirebildik?    Acaba bunu gerçekleştirecek öğretmenlerin ne kadarının fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür?  Bilhassa son yıllarda bu oranın çok düştüğünü düşünüyorum.
      Seksen öncesi iradesini yabancı ideolojilere teslim etmiş öğretmen grupları artık yok.
      Öğrencileri kendi inandıkları ideolojilere bağlamak için slogan üretme devri bitti.
    O dönemin bütün olumsuzluklarına karşı hangi gruptan olursa olsun öğrencilerde kitap okuma alışkanlığı vardı. Tek yönlü okuyanların yanında çok yönlü okuyanlar da çoktu.
   Ne zaman okuma azaldı, çoğunluk ucuz sloganların peşine takıldı düşünenlerin yerini eli sopalı ve silahlılar aldı işler sarpa sardı 12 Eylüle tosladık.
    O günleri hatasıyla, sevabıyla geride bıraktık.
   Hangi gruba mensup olursa olsun, hiçbir çıkar gözetmeden gerçeğin peşinde olanların bu dönmede yaşananlardan dersler çıkardığına inanıyorum.
    Ders almayanlar, iradelerini başkalarına teslim edenlerle, çıkarcılardır ancak.
    Bu gün durum çok daha korkutucu görülüyor.
    Eğitim fakültesini kazanmış bir öğretmen adayı, o güne kadar cemaatlere yakalanmamışsa bile kayıt sırasında yakalanma ihtimali çok yüksektir.
   Kalacak yeri yoksa yurt bulamıyorsa, bir öğün yemeği bulmakta zorlanıyorsa iradesini birilerine teslim etmesi an meselesidir.
    Bu arada Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında oda sayısının yıllardır pek artmadığı ifade ediliyor. Bunun kimlere yaradığı ortada.
    Fakülte kapısında dinci gruplara yakalanan öğretmen adayının artık “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" olabilir mi?
     İdeolojik şartlandırmanın çok ötesinde bir durum ortaya çıkıyor. Gençler en nazik yerlerinden vuruluyor. Din yoluyla şartlandırma tam bir “mankurtlaşma” meydana getiriyor. Kişinin iradesi gidiyor, artık düşünmesine gerek kalmıyor. Onun yerine kendini erişilmez olarak gösteren Hoca Efendi, Şeyh, Üstat ve daha nice isimleri alan kişiler düşünüyor.
      Bu şartlarda yetişen, kendi iradesini kullanamayan bir öğretmenden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirmesini beklemek fazla saflık olmaz mı?
 
9 Şubat 2010
Kaplıkaya-Bursa 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder